SON DÜZLÜK
At yarışı tabiriyle seçimlerde son düzlüğe girdik. Aslında seçim çalışmalarında arkadaşlarıma destek amacıyla Bodrum’dan Ordu’ya geldiğim için burada gördüklerinden yazmak istedim. Yazamıyorum. Çünkü cuma günü bayram olduğundan gazetenin baskısı, erkene alındı. Dolayısıyla henüz Ordu’nun siyasi havasını teneffüs edip, yazı yazacak kadar bilgi sahibi olamadım. Ancak ülke genelinde son düzlükteyiz. Bu defa son düzlük çok farklı bir kulvar arz etmektedir. Şöyle ki,
Bütün dünyada seçim propagandalarında ülkenin nasıl yönetileceği anlatılır. Projeler dile getirilir. Her parti ve her aday seçildiği takdirde neler yapacağını sıralar. İki ay önce gezi amaçlı olarak güney Kore’ye gitmiştik. Tesadüfen seçimlere denk geldi. Seul’un En büyük meydanında bölüm bölüm çadırlar kurulmuş, ellerinde bayraklar ve sürekli konuşan birileri izleyiciler tarafından alkışlanır. Yanımda Denizli milletvekili arkadaşım var. Siyasete meraklı iki kişi olduğumuz için bütün çadırları ziyaret edip bilgi aldık. Her konuşmacının kendi partisi ile ilgili vaatleri sıraladığını Öğrendik. Bir parti çadırında verilen girmeye çekindiğimizi gören diğer partililer bize aşırı ilgi gösterdiler. Sadece bizim turist olmamız nedeniyle değil, Güney Koreli bile olsa aynı hoşgörü göstereceklerini ifade ettiler.
Bize gelince, gittikçe artan bir karalama kampanyası izliyoruz. Bu ülkenin insanları da gerek partilerin ve gerekse cumhurbaşkanı adaylarının önümüzdeki dönemde neler yapacaklarını Dinlemek istiyorlar. İnce çırak, Erdoğan yorgun, Akşener kadın, Karamollaoğlu hain, Perinçek solcu, Demirtaş tutuklu gibi dikkate alınmaması gereken kişisel suçlamalar yanlış olarak ön plana çıkmaktadır. Bunlar olmamalıdır. Ne yazık ki yıllarca seçmen bloklaştırılmış ve bu atışmalardan rahatsız olmaz hale getirilmiştir. Çocukken söylenen benim babam senin babanı döver çekişmesi benim liderim ne derse doğrudur noktasına gelmiştir. Halbuki benim liderim yerine doğru söyleyenin doğrusu kabul görmelidir. Son düzlükte layık olan herkese başarılar diliyorum.