GÜRCÜ GÜZELLEMELERİ
Bu Kavm-i Necip Gürcü milletinin olaylara pozitif bakışına bayılıyorum. Gürcü’nün biriatı ile bir yere giderken Nasrettin Hoca’ya rastlar. Hoca, göle maya çalmaktadır. Gürcü hocaya, “ Ne yapıyorsun hocam?” der. Hoca da, “Göle maya çalıyorum!” deyince bizim kavm-i necip Gürcü , “ Ne yapacaksın o kadar yoğurtu?”der... Şu pozitifliğe bakın, hocanın hayaline Gürcü de hayali cevap verir.
Gürcistan, dünyanın en eski devletidir. Türkler, Orta Asya’dan bu güne kadar 16 devlet kurmuş, yıkılmış; ama bu güne kadar gelmiştir. Ama Gürcistan kurulduğundan bu güne kadar aynı Gürcistan’dır. Gürcistan’ın Kurtuluş Savaşı bile yoktur. Onlar işlerini pozitif dünya görüşü ile bugüne gelmiştir.
Gürcistan’ın tarihine bakın, Anadolu Selçuklu Devleti’nin 150 bin kişilik ordu ile Gürcistan’a girdiğini, Gürcüleri kılıçtan geçirdiğini yazar. Burada 150 bin kişi derken kendilerine pay çıkarırlar. Yani,” Eğer 150 bin kişi olmasaydılar, onlara gününü gösterirdik!” misali... Buradaki 150 bin kişilik ordu abartı. Bugün bile 150 bin kişilik ordunun otobandan girmesi zordur. O gün 150 bin kişilik orduyu kağnılar, at arabaları, toplar, atlar, eşekler, katırlar, yeme - içme vs. bu mümkün değil... Onların 150 bin kişi dediği ordu, mutlaka 15 bin kişidir. Ama bu kavm-i necip milletin hayal gücü kuvvetlidir. Bu özellikleri de günümüze kadar gelmiştir.
FORD KEMAL
Geçmişte Adana çekirge istilasına uğrar. Pamuk tarlaları çekirgelerin saldırısı ile yok olacakken ahali yetkililere koşor. Yetkililer, acil Ankara’yı arar, acil çekirge ilacı talebinde bulunurlar. İlacın Ankara’dan dört saat içinde Adana’ya ulaşması gerekmektedir.
Ankara da telaşlanır. Bu ilacı dört saatte hangi kamyoncu Adana’ya ulaştıracak? Tahtabaşlı FORD KEMAL, “Ben götürürüm”der. Kamyon hemen yüklenir, Ford Kemal dört saatte Adana’ya ulaşır. Pamuk tarlalarının yanındaki yolda köylüler onu beklemektedirler.
Ama, yine bir problem var. İlaçlamayı yapacak olan uçağın pilotu ortalıkta yok! Ford Kemal, köylülere hitaben, “ Uçağın kontak anahtarı üzerindeyse bir şansınız var” der. Köylüler, koşarlar bakarlar, uçağın kontak anahtarı üzerinde... Ford Kemal hemen uçağa biner, köylülere, “Doldurun uçağa ilaçları” der ve uçağı çalıştırır, havalanır.
Kemal, Adana’da pamuk tarlalarını başlar ilaçlamaya. Yalnız bir sorun vardır, yüksek gerilim hatları... Bu hatların üzerinden ilaçlama yapılamıyor. İlaçlar, yüksek gerilimin yüzünden tarlaya normal olarak inmiyor. Ford Kemal bu nedenle yüksek gerilim hatlarının altından geçer. Bi seferinde tam havalanamaz. Karşısında bir karayolu köprüsü vardır. Köprünün altından geçecek; ama uçağın kanatları geniş ve köprünün ayaklarına çarpabilir. Ford Kemal uçağı sağ tarafa hafifçe yatırarak geçer. Adanalı pamuk tarlası sahipleri kamyon şoförü Ford Kemal’in uçak kullanışına bayılırlar. Kemal itina ile uçağı piste indirir. Navlonunu alır, yeni maceralara doğru yelken açar.
Bir başka hikayede Duayerli Mustafa’dan... Mustafa, Japonya’ya gitmektedir. Uçak, Tokyo havaalanına ineceği sırada kanatlardaki flaplardan( Uçağa fren yaptıran kanatçıklar) birinin yerinden çıktığı fark edilir. Pilotlar telaşlanır, yolcular panikler, hostesler, şaşkın...
Bizim Mustafa yerinden fırlar, “Panik yok!” diye narayı atar. Hostesleri yanına çağırır, “Bana acele bir koli bandı verin!” der. Hemen verirler... Mustafa, “ Açın uçağın kapısını” der, uçağın kapısını açarlar. Mustafa, uçağın kanatına çıkar, koli bantı ile uçağın flaplarını güzelce sabitler ve uçağın kapısından içeri girer, yerine oturur.
Uçak güvenle Tokyo havaalanına iner. Mustafa, alanda kahramanlar gibi karşılanır. Bu gurur da Duayerli Mustafa’ya yeter.
Bu olayların olup olmaması önemli değildir. Önemli olan bir Gürcü’nün olaya bakışı ve pozitif düşünme hayalidir. Bunun en güzel temsilcisi TELO dayıdır. O da muhtemelen Gürcüdür.