MİLLETVEKİLLERİNDEN ÇOK ŞEY BEKLEMEYİN
Yoğun tartışmaların arasında genel seçimlere gidiyoruz.
Siyasi bakış açısına oranla herkes, çeşitli eleştiriler ya da savunmalar geliştiriyor.
Bunlar bir yere kadar normaldir.
Normal olmayan, destek bulma kaygısıyla siyasilerin, gerilim politikalarından medet ummalarıdır.
“Vatan hainliğine” kadar varan suçlama ve iftiralar havalarda uçuşuyor.
Kendi adıma söyleyeyim: Bütün bunlara benim karnım doydu. Yeter artık...
İnternet dünyasında yaşıyoruz.
Yapılan tutarsızlıklar yazılı ya da görsel olarak bir yerlerde karşımıza çıkıyor.
Eskisi gibi “palavra” atamazsınız.
Lokmaları büyük büyük “yutturamazsınız.”
Daha da netleştireyim...
Mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğum bu milletin duygularıyla ve zekasıyla oynamaktan ve alay etmekten vazgeçin.
“Cambaza bak” taktikleri çok eskilerde kaldı artık...
Milletin gen haritasını oluşturan değerler üzerinden siyaset yapma modeli, sadece üçüncü dünya ülkelerine has bir durumdur.
Onları model alacaksak aynen devam edelim.
Zaten “demokrasi varmış gibi...” yapmak bu milleti yeterince yordu ve bitkin düşürdü.
“Türkiye’de demokrasi var” diyebilen biri çıkacaksa, ben onun dünyalı olduğuna asla inanamam...
Venüs’ten ya da Mars’tan gelen biri diyebilir bunu ancak...
Tartışma ve tahammül kültürünün olmadığı yerde demokrasi aramayın.
Tarafların canlı yayınlarda kozlarını paylaşmadığı iklimlerde demokrasiyi “zor” bulursunuz.
Muhalefetin her dediğine itiraz edilebilir mi? Söylediği doğrular hiç mi yoktur?
Peki...
İktidarın her yaptığı yanlış mıdır? Yaptığı her şey “tukaka” mıdır?
Karşı tarafın doğrularına hak vermek ve onu takdir etmek bu kadar mı zordur?
Benim; haşa hatasız olmam, senin de yüzde yüz haksız ve yanlış olman mümkün müdür?
Mercimek kadar aklı olan biri, bu soruya “mümkündür” diyebilir mi?
Günümüz siyasetinde en büyük erdem, hiç bir lafın altında kalmamak üzerinedir.
Bu da; sığdır, yozdur ve demodedir.
Hatta üzücüdür ve tam bir hayalkırıklığıdır.
Herkes, topladığı kalabalıkların verdiği psikolojik üstünlükle esip gürlüyor.
Kime? Elbette orada bulunmayan siyasi rakiplerine...
Rakip ne yapıyor?
O da kendi kalabalığının üzerinden sana cevap yetiştiriyor.
Mertlik midir bu?
Ve herkes; sığındığı kavramlar üzerinden kemanı eline almış, akordu bozuk sesler çıkarıyor.
Siyaset midir bu?
Hala istediğim ve beğendiğim bir milletvekili adayına oy veremiyorum. X partiye oyumu verince, listesindeki bütün adaylara oy vermiş oluyorum.
Demokrasi midir bu?
Size bir durumu itiraf etmek istiyorum. Aramızda kalırsa sevinirim.(!)
Bu yazıya “Milletvekillerimizden ne istiyoruz? Bir Ordu milletvekili nasıl olmalı?” konusunu işlemek niyetiyle başladım.
Ama inanın konunun bu noktaya gelmesine engel olamadım.
Yazmakla haşir neşir olanlar beni anlayacaktır.
Milletvekili konusunu haftaya yazabilirdim aslında...
Şimdi ondan da vazgeçtim.
Çünkü; demokrasisi henüz “cenin” halinde olan ve parti içi demokrasinin lider sultasına kurban edildiği bir sistemde milletvekilinden ben ne isteyebilirim ki?
Ciddi hasarın olduğu bir demokraside ne yapabilirler ki?
Bu bölgenin hayati sorunları karşısında ne yapabildiler ki?
Bu konuda sadece fındığı örnek vermem bile yeterli olur sanırım.
Şu an aday adaylarından birçoğu eşimiz-dostumuz...
Elbette onlara başarılar diliyorum.
Hak eden kazansın. HOŞÇAKALIN