Görüntülenen Sayı: 2438
2804 | Yayım Tarihi: 20 Nisan 2018 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » DEİZM TARTIŞMASI

DEİZM TARTIŞMASI

Zati ÜRER

Zati ÜRER

bilgi@gunesgazetesi.net
Facebook'ta Paylaş



                             DEİZM TARTIŞMASI
Tartışmalar gündeme düşünce 18.yüzyıla döndük demekten kendimi alamadım doğrusu.  Bu yüzyılın düşünürlerinin  etkisiyle gerçekleşmemiş  miydi Fransız Devrimi? Kilise baskısı müsamahaya (hoşgörü) dönüşmemiş miydi? Fransız devrimiyle dünyayı saran fikirler getirmedi mi bizi bugünkü demokrasiye?  Sanırım bu tartışmaların gereksizliği  adına  tarihten hatırlamalar gerek.  
Yazdığı  kitapları  yakılmış Fransız düşünür  Jean Jacques Rousseau,Medenî  Din kavramı  ve statükoya aykırı özellikle şu fikirleri nedeniyle oradan oraya sığınma durumuna  düşmüştü:
 Medenî  Din, hükümleri yaşama gücünden doğandır. Topluma bağlılığı sağlayan duyguları geliştirir. Tereddüde meydan vermeyecek açık, kısa, özlü olmalıdır. Rızkı veren ve her şeyi bilen bir Kadir-i Mutlak var.  Ahret var; adil olana mükâfat var ve kötülere azap var. Yasalarla toplumsal  andlaşma kutsal. Müsamahasızlık olmayacak.  Bir millette yalnız bir din yoktur. Her dine hoşgörüyle bakılmalı. Yeter ki yurttaşlık ödevlerine aykırı olmasın.Kilise dışında selamet yoktur diyen devlette olmamalı.
Ateizmi, Tanrı  tanımımazlık diye tanımlayan TDK sözlüğünde deizm, Tanrı’yı yalnızca ilk sebep olarak kabul eden, Tanrı için başka herhangi bir güç ve nitelik tanımayan, vahyi  reddeden görüş, neden tanrıcılık. Aralarında çok önemli bir fark var yani. Medenî dinle ilgili açıklamaya dikkat edildiğinde toplumsal uzlaşma getirecek bir inanma özgürlüğü söz konusu. Ancak Deizm, Allah’a yaratılış nedeni olma dışında bir fonksiyon vermiyor. Vahyi  kabul etmiyor, tebliğ edeni (peygamber) kabul etmiyor. Bu durumda  Ateizm  ile aynı noktaya gelmiş oluyor. Yaratıcıya doğa da desen Allah da desen aynı. 
İnsanı yüceltmek adına toplumsal dayanışmayı sağlamak için hoşgörüye kapı aralayan Deizm, nasıl bu noktaya  gelmiştir? Bunu insanın değişmez fıtratıyla açıklamak mümkün:
Fransız yazarı Fenelon, Fransa’nın Acıklı Durumu Üzerine Düşünceler adlı yazısında Lüks ulusu baştan çıkarır, asaleti yıkar, tüccarı zengin eder demiş. Alışverişi devlet düzenlemelidir. Ailelerin varlığı nedir bilinmeli; kim nereden bulmuş öğrenilmeli. Çünkü ne idüğü belirsizler zenginleşip asillerin toprak ve adlarını alıyorlar. Bundan sonra asaletin defteri tutulmalı, daşarıdan kimse aralarına karışamamalı; faiz kaldırılmalı, para ticareti önlenmeli; kral yalnız topraklarının geliriyle geçinerek başkalarına sadelik örneği olmalı  da demiş aynı yazısında.
Rousseau çağındaki ileri sürülen bu düşüncelere şunları da eklemiş: Seçkinler kamu yararına çalışan erdemlilerdir; gerekirse kamu için, toplum için canlarını verirler; bu erdemliler nereden gelecek? Onları medenî bir din yetiştirecektir. EMİLE eseri  çocuğu nasıl bir eğitimden geçirmeli ki o, doğada  lekesiz yaşayan bağımsız kişi gibi tertemiz kalsın, tertemiz yetişsin  konusunu işlemiştir.  Ruhun derinliğinde bir adalet ve erdemlilik duygusu vardır ve bu, ruhla birlikte doğmuştur. Ne dersek diyelim, yaptığımız işin iyi ya da kötü olduğunu biz onunla ölçeriz, başkalarının işlerini de. İşte bu vicdandır der. Bu bakışla verdiği eserleri  yüzünden hiristiyanların zalim merhametinden kurtulmak için  Türk Padişahına sığınacağını da söylemiştir. Düşündürücü olan bu. 
Bakara süresi 255. Ayette Allah’tan başka ilah yok;  165. Ayette Allah’a  tapar gibi kimseyi sevmek yok yazılı. Yani İslâm yaratıcıyla kullar arasına kimseyi sokmaz. Yazık ki Ortadoğu bunun gereğini yapamadığı için düşmanları eliyle bataklık edildi. Bizde de aracılığa soyunan sözde tarikatlar olduğu için Atatürk laiklik ilkesini getirdi. İnanca özgürce, uygarca ve saygıyla bakmak yani.  Adı olmasa bile uygulaması, Müslüman Osmalı yönetiminde de vardı.  Sonradan görülen ortadoğu  benzeri  yozlaşmadan  korunmak için milletimiz müslümandır, deisttir, ateistir…vb. gibi tartışmaların olmaması için koyuldu anayasa laiklik. Sayın Devlet Bahçeli, dünya klasiklerinden Jean Jacques Rousseau   (Varlık -1962) kitabını okursa  bu çağda ne kadar gereksiz bir gündem yarattığını fark edecektir. 
Sayın Cumhurbaşkanımızı da kutluyorum. Niye? Millet görsün diye Sayın Bakanını kürsüye davet  edip bu konulara girmeyelim dedi, şeriat geliyor propagandası yapanlara inat! 

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.