OY UĞRUNA
Millet muhayyilesinin ürünü destanlar, tarihî olayların kankasıdır. Her milletin olaylar karşısındaki ortak ruhunu yansıtırlar. Millet ruhundaki totemin (ongun, uğur getiren) anlam ve önemini unutursa aydınlar, toplumu anlayamaz olurlar.
Totem Devrinde Türklerin ongunu bozkurt, milletin hayat ve savaş gücünü temsil eder. Oğuz Han, hükümdarlığını ilan ziyafetinde bozkurt sesi savaş parolamız olsun (kök böri bolsungıl uran!) der. Gerçekten Türkler düşmanlarının üzerine bozkurt sesleriyle atılırlardı. Bu, islamiyetten sonra mehmetçiklerin “Allah Allah!” sesleri yerinde bir haykırıştı.(Resimli Türk Edebiyatı Tarihi-Nihat Sami Banarlı-1.cilt, Sayfa.32) Atatürk, Çanakkale Savaşı’nda bu haykırışı yüksek iman gücü diye nitelemiştir.
Totem Devrinden 15 Temmuz ve Afrin’e uzanan bu yüksek iman gücü milletimizin tarihî ve destansı ruhudur ki yabancı nifak ve kültür saldırılarıyla yok edilmeye çalışılmıştır hep. Göktürk kitabelerinde ne yazıyor?“…Türk milleti! İlini, töreni kim bozdu? …Seni yükseltmiş Bilge Kağanına, iyi müstakil ülkene kendin yanıldın, kötü iş yaptın.(…) Gittin, Doğuya varanınız vardı. Batıya varanınız vardı. Vardığın yerde kanın su gibi aktı, kemiklerin dağ gibi yığıldı. Asil erkeklerin kul oldu. (…)”
Ta o devirden bugüne kaç kez tekkerrür etti bu yakınma? Bugüne şöyle nazire yazabiliriz: Ey Milletim! Seksen öncesinde kimi sağa kimi sola gitti, darbe oldu. Darbeci zulmü nifakıyla terör doğurtuldu; faili meçhuller oldu, bankalar soyuldu, krizler oldu. Adalet ve Kalkınma davanı ortaya koydu diye 16 yıldır destansı ruhuna totemin oldu. Lakin hain, terör nifakları sokup töreni, yüksek iman gücünü bozmak istiyorlar; bil ve sakın! İçinden çıkıp gitti Amerika’ya, Avrupa’ya hainler ve faaliyetteler. Sınırların terörist dolduruldu. İtham, fikir, kültür nifaklarıyla çatışma içinde iktidar muhalefet.Hain yanında sen oldun ben oldum diye bile birbirlerini suçlar oldular.Seksen öncesi vardı bu, sürer oldu.
Oy uğruna siyasetçilerimiz çatışma alışkanlığından ne zaman kurtulacak? Toplum hep soruyor bunu. Ana muhalefet icraatlara alternatif göstermekle yetinmeli. Ağır suçlamaları varsa da sözle değil, belgelerle yargıya götürmeli. Sonuçsuz kalan ithamları millet yok saymadı mı?
MHP ve BBP 16 yıllık süreç sonunda Sayın Cumhurbaşkanımızın millet gönlündeki tahtını gördü. Suçlamalardan vazgeçtiler. Sayın Akşener de Asena kimliğiyle bu birlikte yerini almalı. İcraatları içine sindiremiyorsa partisinin başında havada kalacak herhangi bir suçlama yapmadan sürekli alternatif icraat-proje sunmalı. Ancak o zaman takdir toplar.
Yetmişlerden 2002’ye sürüp gelen sosyal ve ekonomik sarsıntılar, Sayın Erdoğan’ın duruşuyla son buldu. Atatürk Çanakkale’de nasıl totem olduysa o da karizması ve dirayetiyle millet gönlünde öyle yer tuttu. Hangi kusurla itham edilirse edilsin millî muhayyilede kabul görmesi çok zor. Bugün dünyaya meydan okuyan bir destan kahramanı kimliği kazandı. Ona, gerçekten doğru bilginiz ve milletin anlayacağı bir dille daha iyi icraat şu nedenle şudur demeyi becerebilirseniz belki zaman içinde oylarınızı artıra artıra liderleşir ihtimal siz de totemleşirsiniz. Oy uğruna millî birliği, dirliği bozmaya değer mi? Mademki millet tercihi başkanlık oldu. Başkan adaylarına da önerilerim var:
Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e, “Ey oğul! Beysin; bundan sonra suçlamak bize, katlanmak sana; bölmek bize; bütünlemek sana.” vasiyet sözlerinin millî muhayyilemizdeki yeri hiç unutulmamalı. Sayın Karamollaoğlu’nun bu millet asfalt, yol, köprü yemeyecek; üretime yönelmeli eleştirilerine kulak verilmeli. Özellikle tarım ve gıda sektöründe üretime sevk edilmeli insanlarımız, oy uğruna ithalatla hazırcılığa ve rahata alıştırılmamalı. STK’lardan hep duyuyorum bu sesi, halkın sesini!