HER AĞZI LAF YAPANI EKRANA ÇIKARIRSAN...
..“Türk Ordusu Afrin’de sivilleri öldürmek için bulunmuyor. Onları korumak için bulunuyor. Sivil öldürecek olsak; Cihangir’den, Nişantaşı’ndan, Etiler’den ve TBMM’den başlardık. Buralarda bir yığın vatan haini var.”
Böyle dedi bir Tv sunucusu...
Canlı yayındaydı...
Hararetliydi, öfkeliydi.
Biraz da ukala, şımarık ve kontrolsüzdü.
Belli ki; reyting peşindeydi.
Ve belli ki; medyanın gücünden sarhoş olmuştu.
Uzun yıllar yerel tv kanallarında sunucu olarak canlı yayın programları yaptım.
Konuk olarak katıldıklarım da oldu.
Ve hep kendimi kontrol ederek, kelimelerimi özenle seçerek konuşmaya çalıştım.
Bunu bilenler bilir.
Şüphesiz her canlı yayın, kendi içinde ciddi ve hayati bir risk taşır.
Nice anlı-şanlı tv sunucularının yayın hayatı, geri dönülmez gaflar nedeniyle son buldu.
Olayın bir başka boyutu elbette tv yöneticileri...
Bir insanın sizinle ilişkileri dostane diye...
“Eli-yüzü düzgün” diye...
“Ağzı laf yapıyor” diye...
Yani; sadece “konuşuyor” diye...
“Güzel giyiniyor” diye...
“Bu adam ya da kadın reyting yapar” diye program emanet edilmez.
Hele canlı yayın hiç edilmez.
Sen; emaneti teslim ettiğin kişinin genel kültürüne baktın mı?
Kelime hazinesini yokladın mı?
Türkçe’ye hakimiyetini inceleme gereği duydun mu?
Oturmasını kalkmasını test ettin mi?
İnsanlara tavır ve davranışını gözlemledin mi?
Yaptığı bir konuşmayı kontrollü olarak selamete erdirip erdirmediğini inceledin mi?
Daha bir yığın kriter var elbette ama...
İlle de kişinin ruhsal durumunu yakın takibe aldın mı?
“Bizim Ahmet bu işi yapar” diye ekranı teslim edersen senin de başın ağrır.
Bu adam bu sözleri neden sarfetmiştir?
Bu noktada birkaç seçenek akla geliyor.
Ya; ekranın büyüsüne kapılıp maksadını ve haddini aştı.
Ya; hizmet ettiği siyasi çevrelere yaranma kaygısı duydu.
Ya da; hep içinde tuttuğu ama söyleyemediği gerçek niyetini ve düşüncesini ağzından kaçırdı.
Son madde hariç tutulursa; bunu insani bir hatanın sonucu olarak ele alıp işin içinden çıkabiliriz.
Ama; ya son maddede sözünü ettiğim gerçek düşüncesini dışa vurduysa?
İşte o zaman ürkmek ve korkmak lazım.
Sözünü ettiği yerlerde vatan haini olup olmadığını ben bilmem...
Fakat; eğer bu adamın bilinçaltı açığa çıktıysa, o hainin ya da hainlerin kimler olduğu son derece açıktır.
Ne yazık ki; böyle durumlarda kraldan çok kralcılık yapanların memlekete verdiği zararı, en azılı düşmanlarımız bile verememiştir.
Toplumun milli ve dini hassasiyetlerini kullanarak heyecanı ve galeyanı körüklemek, basit kişiliklerin içine düştüğü bir gaflettir.
“Yürü aslanım! Kim tutar seni?!” diyenlerin bu millete hiç bir faydası olmamıştır.
Tam bitirirken niyeyse aklıma geldi...
Vatandaşın sözünü ettiği yerler, acaba ülke toprakları dışında mı kalıyor?
TBMM, acaba hangi ülkeye ait?
Haddimizi aşmayalım. Haddini aşan, zıddını bulur.
HOŞÇAKALIN