TÜRKİYE BAROLARI
Olay sadece avukatları ilgilendiren bir olay değildir. Lütfen avukat olmam nedeniyle kendimle ilgili olduğu kanısına kapılmayınız. Ne tekim cumartesi günü Ankara’da yapılan toplantıya da duyarlı vatandaşların da katılması bu yüzdendir. Sosyal medyada da paylaştığım gibi olayın bu boyutlarda büyük bir sorun olduğu meslektaşlar tarafından da algılanmış ki Ahmet Taner Kışlalı Kapalı Spor Salonu tarihi bir kalabalığa ev sahipliği yapmıştır. Sayın Feyzioğlu’nun iki gün sonra televizyonda verdiği bilgilere göre salon kapasitesinin iki katı katılım olmuştur.
Peki öyleyse nedir?
Hemen herkes mangalda kül bırakmamacasına üniter devlet yönetiminden yana olduğunu haykırıyor. Tek devlet, tek bayrak vs. Tek devlet, tek bayrak diyorsanız bunun kurallarından birisi de Türkiye Barolar Birliğidir. Bir taraftan tek devlet derken diğer taraftan Türkiye Barolar Birliği yerine isteyenin baro kurmasının yolunu açarsanız olmaz.
Neden olmaz?
Kürt Baroları, Çerkez Baroları, Karadeniz veya Akdeniz Baroları, Fetöcü, şucu, bucu barolar kurularak önce avukatlar, sonra doktorlar, arkasından mühendisler ve muhasebeciler bölünürler, param parça oluruz. Bir başka sorun da yargıçlar için çıkacaktır. Avukat FETÖ cü baronun avukatı, yargıç FETÖ’cü ise verilecek kararın adaletine kim güvenebilir ki? Esasen bu projenin bir FETÖ projesi olduğu hazırlandığı zaman ve vaktiyle hazırlayanların kimlikleri açısından kanıtlanmıştır.
Şu an için çoğunluğu demokrat ve laik olan baroları parçalamak için cazip bir proje gibi gözükse de yarın sakıncaları çıktığında yanılmışız, aldatılmışız dememek için bugün yapılan uyarıların dikkate alınmasının bir erdem olacağı kanısındayız. İnsan ileriyi göremeyebilir, vakti zamanında FETÖ tehlikesini görmediği gibi. Ancak uyarıları dikkate almak küçülmek demek değildir. Umarım bu gelişmelerden sonra baroları bölmekte ısrar edilmez. Çünkü bunun zararı TBB Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu veya avukatlardan ziyade tüm ülkemizedir.