VATAN SAVUNMASI
Milli Eğitime bağlı bir okulda, çocukların barış olsun, savaşlar olmasın, çocuklar ölmesin adlı tiyatro oyunu yasaklanmış. Artık çocuklara da barışın adını yasaklıyoruz. Büyük önder Atatürk ‘Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.’ Diyerek aslolanın barış olduğunu dile getirmiştir, hayatı cephelerde ve vatan savunmasında geçen Başkomutan.
Vatanı savunmak, vatan toprakları için can vermek ve hayatını bu toprağa adamak, aslında barışı istemeye engel midir? Barış sözcüğünü yasaklamak, savaşı yüceltmek ve savaşın kayıplarını gözardı etmek nasıl bir düşüncedir. Her gün kaybettiğimiz canları gururla ve onurla anıyorken, aslında yaşamalarını ve bu hayatı yaşayarak varetmelerini istemek kabahat midir?
Büyük ülkelerin, büyük oyunları arasında, ülkeler birbiri ardına dağılırken ve savaş çığlıkları sarmışken dört yanı, barışı istemek elbet zordur. Amerika ki; dünyayı böylesine bir kanlı hesaplaşmanın eşiğine getirmeyi hakkı sayabiliyor ve diğer ülkelerin insanları buna göz yumabiliyor. Bu ülke ki ülkeler arasındaki tüm savaşları desteklemiş ve dünya silah ticaretini yönlendiren bir ülke.
Büyük! ülkeler çıkıp hep büyük masallar anlatıyorlar. Açlığa, fakirliğe dikkat çekiyor, silah harcamalarına yapılan onca yatırımın, insanlık için yapılması halinde, büyük mesafeler katedileceğinden dem vuruyorlar. Fakat çelik yüzlü çoğunluk, bıyık altından gülmekte, anlatılan masallara. Herkes biliyor ki, silaha yatırım, savunma harcamalarına yatırım, yine tüm hızıyla devam ediyor. Demokrasi havariliğine soyunan bu ülkeler ki, savaşın getirisinden nemalanmaktan başka bir yol bilmiyorlar.
Oysa yine de barışı anlamak ve anlatmak lazım tüm ülkelere ve tüm insanlığa. Vatan toprağına düşen her bir canın da ölmesinin gerçek gayesi değil midir, barışı getirmek, girdiği topraklara…