İNSAN HAKLARI
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 11. maddesi der ki ‘ Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama sonunda, yasaya göre suçlu olduğu saptanmadıkça, suçsuz sayılır.
2. Hiç kimse işlendiği sırada ulusal ya da uluslararası hukuka göre bir suç oluşturmayan herhangi bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
9. ve 10. madde ise şöyle der ‘Madde 9- Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.
Madde 10- Herkesin, hak ve yükümlülükleri belirlenirken ve kendisine bir suç yüklenirken, tam bir şekilde davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak görülmesini istemeye hakkı vardır.
Şu anda bu ülkede, suçluluğu sabit olmadan, neyle suçlandığını bile tam olarak bilmeden tutuklu yargılanan onca insan varken, yine keyfi bir yargılamayla uzun yıllar tutuklu kalıp, sonrasında insanlar hiçbirşey yokmuş gibi serbest bırakılırken, biz avukatların bile mahiyetini tam olarak anlamadığı, savunma hakkını kısıtlayan, savunmayı adeta yargının dışında bırakan, yasa mahiyetinde birbiri ardı sıra khk’lar çıkarılırken, bizlerin bu beyannameyi uyguluyor olduğumuzu söylemek mümkün mü?
Yargılamada siyasi iradenin etkisinin güçlü bir şekilde hissedildiği, yasalar yerine KHK’lar ile kuralların konulduğu, olağanüstü hal döneminin uzadıkça uzadığı, işten çıkarılanların ne için işten çıkarıldığını bile tam olarak bilmediği, yargılananların, tamamen tarafsız bir mahkemede yargılama yapıldığından şüphe duyulduğu bir yerde insan haklarından bahsedilebilir mi?
Düşüncenin suç olmaktan çıkarıldığı bir çağda, düşünce ve düşündüklerini yazmanın suç sayıldığı ve sırf bu sebeple aylarca, yıllarca tutuklu kalınan bir ülkede insan gönül rahatlığıyla yaşayabilir mi?
Henüz suçluluğu kanıtlanmamış ve kanıtlanması zor olan bir insanın, makul şüpheyle cezalandırılması, tutuklu kalması ve ne için tutuklu kaldığının hiçbir hukuki açıklaması olmaması hukukun hangi temel ilkesiyle bağdaşabilir?
‘Şüpheden sanık yaralanır ilkesi, suçluluğu ispatlanana kadar kimse suçlu değildir’ ilkesi kabul görmez olmuşken, yargılamada eşitlik, aynı suça eşit yargı ilkesi unutulmuşken, hangi haktan bahsedebiliriz.
ADALET DEMOKRASİNİN TEMELİDİR. ADALETİN OLMADIĞI BİR TOPLUMDA NE EKONOMİK GÜVENCE, NE YAŞAM HAKKI NE DE İNSANLARIN HUZUR VE GÜVEN İÇİNDE YAŞAMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR. ADALETİN GÜVENİLİR OLMASI DA ANCAK VE ANCAK TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ MAHKEMELER VE YARGIÇLAR ELİYLE SAĞLANIR. VİCDANİ SORUMLULUĞA SAHİP, SADECE MESLEKİ OLARAK VE YİNE ADALETLİ BİR ŞEKİLDE HESAAP VERECEK VE TÜM ERKLERİN ÜZERİNDE BİR ADALET SİSTEMİ SAĞLANMADAN, ÜLKEDE DEMOKRASİYİ, İNSAN HAKLARINI VE ÖZGÜRLÜĞÜ TESİS EDEMEZSİNİZ.