“Arkadaş Değil;“Baba” Gibi Baba
Bundan iki nesil önceki baba profiliyle bugünkü babalar arasındaki farkı siz de hissediyorsunuz.Değil mi? Çünkü dünkü babalarla bugünküler arasındaki ayrım; Siyahla beyaz kadar dikkat çekici.
Biri “klasik”, diğeri ise “modern” baba. Biri baba gibi baba. Biri evde otorite temsilcisi, diğeri, “Hayatını kurtar da başka bir şey istemem”. Havasında.
İki nesil önceki babaları bir düşünsenize . . . Onların yürüyüşleri bile heybetliydi, değil mi? Ve o heybetin ardındaki muhabbet ne de yakışıyordu onlara. Resmiyetteki sohbetleri ne kadarda serinlik veriyordu herkese.
Hatırlar mısınız, eskiler çok defa ceplerinde şekerlemeler taşır, yanlarına gelen çocukların saçlarını okşayarak onlara avuç avuç bunlardan dağıtırlardı. Ya da yaşlılar parklarda yaşlılar oturur, kendi aralarında tatlı bir muhabbetin demini yudumlarlardı.
Babası olduğu halde babasız büyüyen çocuklar genelde istikamet tutturmakta zorlanır, güçsüz ve dirayetsiz olurlar.
Mesela benim babam çok çalışırdı; Ama yokluğunu hiç hissettirmezdi bize. “Anne, babam nerede?” Diye sorduğumu hatırlamam hiç.Yaşam sosyaldi.Baba işe gittiğinde komşu amca vardı. Baba gibi sıcak ve serin. Yada herkese güven veren samimiyetiyle mahallenin öğretmeni. Eş, dost çoktu. Baba rolü sosyal yaşam içinde yokluğunu asla hissettirmiyordu. Sokakta yanlış bir davranış içine girse çocuk karşıdan tebessümle. “Hayırdır? Diyen mahalle bakkalı vardı mesela.
Yalnız tüm bu sosyal figürleri yavaş yavaş yitirdik biz.Sadece sosyal hayatta kaybetmedik bu amcaları, dedeleri, öğretmenleri, mahalle bakkallarını. . . Aile içinde de komediye dönüştü erkeklerin rolleri. Hangi babayla oturup sohbet etsem. “Öyle yoğun geçiyor ki günler çocuklar yattıktan sonra eve gidiyor. Sabah onlar kalkmadan tekrar çıkıyorum.” Diye iç çekiyor çoğunluğu. Anneler de, “Baş edemiyorum, beceremiyorum,hem kendime hem de çocuklara yazık ediyorum. Tek başıma kalakaldım. “Deyip feryat ediyor.
Belki, “Gündelik hayatın telaşı babaları, hem annelerden hem de çocuklardan ayırdı.” Diyeceğim; ama bunu söyleyemiyorum. Dünkü babaların da vardı yaşama telaşı. Ama çocuklarına vakit ayırır. Onlarla göz göze gelerek hikayeler anlatır. Bazen de sukunetle sadece çocuklarını dinlerlerdi.
Babalar artık nerede? Babalar çok meşgul.hem de çocuklarıyla meşgul olamıyacak kadar önemli işlerle uğraşıyorlar. Bunca koşuşturmacanın arasında b babanın başvurması gereken tek çözüm , arada bir çocuğunu gezmeye götürüp vicdanlarını rahatlatmak değildir.Yada çocuk dönüp, “baba hiç benimle vakit geçirmiyorsun, sıkılıyorum sen yokken” dediğinde; “Eee kızım/oğlum daha iki hafta önce gittik ya parka, her zaman gidemeyiz ki bir sürü yapılacak işim var” dememektir.
Kimse gücenmesin, bu şekilde babalık yapılmaz. İki hafta hisseden baba gelecekten korkmalı; hem de çok korkmalıdır.Madem ki siz, çocuğunuzla vakit geçiremiyecek kadar günleri dolu dolu bir babasınız, o halde gelecekte yaşayacaklarınıza hazırlıklı olmalısınız. . .
Sizi iki haftada bir elinde çiçeklerle (birkaç dakikalığına) huzur evine ziyarete gelen çocuğunuza sitem etmemelisiniz. Hatta, “kızım - oğlum benimle hiç vakit geçirmiyorsun, burada sıkılıyorum tek başıma” diye sitem ettiğinizde; “Yani baba alemsin sende. Daha iki hafta önce buradaydık. Her zaman her zaman gelemeyiz ki. Yapacak bir sürü işimiz var. Cavabına da hazırlıklı olmalısınız. Kaynak Kişi: Uzm. Pedagog Dr. Adem GÜNEŞ