DARBE LİYAKAT ADALET
Bir yıl oldu darbe girişimi olalı. Gazilerimiz var. Şehitler verdik sıkınca şüheda fışkıracak toprağa. Onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor ve Çanakkale oyunumun şu slogan sözünü burada tekrarlamak istiyorum: Ey şehit oğlu şehit, gücün bizde ruhun bizde, kalmasın gözün geride, ruhun şad olsun şehit!
Kimsenin kuşukusu olmasın bu aziz millet esaret ve zillet kabul etmeyeceğini her zaman gösterecektir. Yeter ki fitne fesat oyunlarıyla birbirine düşürülmesin. 12 Eylül Darbesi fitne fesatla sağ sol çatışmaları organizasyonunun sonucuydu. Bu süreç ardından da terör, sokak hareketleri, ekonomik krizler, faili meçhul cinayetler oldu ama birbirine düşürülemedi millet. Yaşadıklarından ders almış vatandaşlarımız çoğunlukta çünkü artık. Yine inatla belli mihraklarca hak hukuk adalet, yolsuzluk, haksızlık, din,mezhep, vicdan…gibi kutsal kavramlar üzerinden hareket etme faaliyetleri devam ediyor. Edecek de…Lakin devlet adamı olma sorumluluğuyla davranmalı bütün göz önünde olanlar. Suçlama furyasına katılmamalı. Barış dili yaratmalıyız. Adalet ve liyakat üzerinden yürütülen tartışmaları, suçlama boyutlarına sürükleme organizasyonları yapılabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
Adalet yürüyüşünün sokak hareketi başlatabileceği endişemi geçen yazımda vurgulamıştım ama şükür ki iktidar muhalefet taraftarları kayda değer bir çatışma ortamına sürüklenmediler. Maltepe meydanındaki miting de demokratik kurallar çerçevesinde yapıldı. Ancak liderler yine birbirlerini ağır ithamlarla suçluyor. Bu doğru değil. İyimserlikle eleştirilere cevap vermeli bence. Sokaksa sokak diyenin mesajı, millete şikâyet olarak algılanmalı, olan biteni millet değerlendirmiştir denmeliydi. Adelet arayanlar dertlerini millete sundular denmeliydi. Millî birliği bozmak isteyenlerin adalet yürüyüşüne katılmaları, o yürüyüşü başlatanların suçuymuş gibi de görülmemeliydi ki barış diline doğru adım atılsın(!)
Tarlaya tohum atılır ama ürün etrafını yabanî otlar, dikenler sarmaz mı? Ürünü de mi onlar gibi görmek lazım? Hak hukuk adalet diyenlerin millete şikâyetini iktidar sokak hareketi gibi görmemeli ve tahrik edici konuşmamalı. İhtimal muhalefet de hırçınlığı bırakıp barış diliyle eleştiriye yönelir böylece. İktidar mensuplarına Şeyh Edebalî’nin Osman Bey’e vasiyetini hatırlatmak isterim: Kötü söz, güceniklik, bölmek… bize bütünlemek sana demiyor mu? Adalet diyor adamlar, adaletli olunduğunu millet huzurunda açıklamak ve inandırıcı olmak gerek! Hırçınlaşmanın hiç gereği yok. %50+1 oyun hakkını verecek barış dilidir.
Yönetimde de liyakate önem vermeliyiz. Adaletsizliklerle liyakat sahipleri baş edebilir çünkü. Vekillerin referansıyla bile bazı bakanlara, başkanlara ve bürokratlara ulaşılamadığını duyuyor, görüyoruz. Bu liyakatsizliğe acilen son verilmeli. Sayın Cumhurbaşkanı millete efendilik yok, hizmet var demiyor mu? Adında adalet kavramı olan dava mensupları çok hassas olmalı, her kusuru da Sayın Cumhurbaşkanının karizmasına havale etmemeli! Darbelere lanet, millet huzurunda vicdanların kabullenebileceği liyakat ve adalet!