NEDEN ADALET YÜRÜYÜŞÜ?
Size bugün yaşanmış bir hikaye anlatacağım. Ancak daha önce bir ön hukuki bilgi vermek isterim. İcra hukukumuzda eskiden borçlunun haliyle münasip, yaşamını sürdürebileceği bir konutu varsa bunun haczi mümkün değildi. Sonradan bir değişiklik yapılarak; evinde yaşamın zorlu kıldığı bir televizyon, bir çamaşır makinası, bir fırın velhasıl ev eşyalarından bir tane olması ve çok da lüks olmaması kaydıyla haczi mümkün değildir denildi.
Gelelim olaya: Bu yasal hükme karşın bir borçlunun evine gidilerek bir adet televizyon, bir adet çamaşır makinası ve 4 adet ankastre fırın 16.03.2017 tarihinde haczedildi. İki gün sonra borçlu avukatı tarafından yasanın ihlal edildiğini bu eşyaların haczedilemeyeceğini, ilerde telafisi olanaksız zararların oluşmaması için de satışın durdurulması talep edilerek dava açıldı. Hukuk mevzuatına göre bu dava için duruşma dahi açılmadan 15 gün içinde karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece bir karar verilemediği için 09.06.2017 tarihinde eşyaların satışı yapıldı. Eşyaları Türkiye’de ikamet adresi olmayan İranlı alacaklı alacağa mahsuben ihaleden aldı ve yaklaşık 10 gün sonra da yedieminden teslim aldı.
İhaleden yaklaşık 20 gün sonra sayın mahkeme kararını verdi. Bu karara göre satışın durdurulması talebinin reddine, televizyon, çamaşır makinası ve ankastre fırınlardan bir tanesi için davanın kabulüne, üzerindeki haczin kaldırılmasına ve borçluya teslimine karar verilmiştir.
Burada gecikmiş bir adalet vardır. Geciken adaletin adalet olmadığı bu karar ile ispatlanmaktadır. Nerede olduğu belli olmayan mallar sahibine nasıl teslim edilecektir? Öyleyse bu mahkeme kararı yasanın emrini yerine getirememektedir. Yani adalet sağlanamamıştır.
Ülkemizde adalet sadece kişilerin özgürlükleri ile ilgili hak ve hürriyetlerinde değil, başkaca konularda da yok olmuştur. Bu hafta çıkarılan atama kararnamesi ile yargıçların özlük güvenliğinin de olmadığı görülmüştür. Enis Berberoğlu olayı bardağı taşıran damladır. Bardağın taşmasından sonra Sayın Kılıçtaroğlu bu eksiklikleri herkesin görmesi için bu sıkıntıya katlanmaktadır. Olayı Enis Berberoğlu olayına indirgemek, O’nun tahliyesi için yürüdüğünü düşünmek düpedüz cehalettir.