METAL YORGUNLUĞU
Sayın Cumhurbaşkanı milletinin onayıyla kurduğu partinin başına geçti. Hayırlı olsun. 2011 öncesi krizlerinin siyasî sonuçlarına baktığımızda, tarihin rehberliğiyle isabetli bir karara vardık milletçe. Kanaatim o. Vebal romanımın kapağına da yazdım: “Tarih ışıktır, ne mutlu karanlıklara tutunabilene!” Sürekli yenilenme gerekçesiyle partisinden kopmayan Sayın Cumhurbaşkanı ilk grup toplantısında metal yorgunluğundan söz etti.
Çok önemli bir tespit!
Aracın bakımı sağlıklı yürütülmezse eskiyen parçalar yürümeyi engeller; hasarlı, can kayıplı kazalar olur, hatta Allah saklasın pert de olur araç!
Metal yorguluğunu Fatsa’ya endekslediğimiz zaman ise, ortada yorgunluk değil de metal kalmadı ki, yorgunluk olsun diyebiliriz.
Ramazan bayramı dolayısı ile büyüklerini ziyaret etmek için ilçe dışından gelen hemşehrilerimizle uzun uzun sohbetlerimiz oldu.
Bizler, alıştığımız için olsa gerek yadırgamadığımız bir çok konuya okadar çok tepki gösterdiler ki, anlatmak mümkün değil.
Özellikle Evyvanların camları kırılıyor diye etrafının demir tellerle çevrilip tipik bir cezaevi görünüme dönüştürülmesi, yeni dökülen asfaltın su kanalları yerine ters istikamete akar verilmesine, tamamlanmadığı için köstebek yuvası haline dönen yolların haline ateş püskürdüler.
Hatta çok yakın bir dostum da “Gazeteci değilmisiniz, neden bu memlekete sahip çıkmıyorsunuz?” diyerek sitemini konunun muhatabı olmadığımız halde bize iletti.
Biz de eleştirdiği konuları gündeme getirdiğimiz gazete arşivlerini göstererek, görevimizi yaptığımızı, gerisinin ilgililerin takdirine kaldığını belirterek savunmamızı yaptık.
Halbuki bu hafta ki, konumuz daha farklı olabilirdi. Ramazan ayının güzelliğinden, bayramın sevincinden bahsedebilirdik. Ama ne yazık ki, şikayetler artınca çözümü için de iş başa düştü. Bu olumsuzluklara bir iki tane de ben ilave edeyim.
Dikkatinizi çekti mi bilmem; ama Orta Büyük Camii karşısındaki Mado Cafe’nin bulunduğu alana bırakılan çöp kutuları maalesef çürümüş. Üstten atılan çöpler, alttan yere dökülüyor. Haliyle çöp kutu
sunun etrafı da çöp alanı olmuş. Yaklaşık 1 aydır alınmayan çöpler çevreye de çirkin bir görünüm ve koku salmaya başlamış. Zabıtaların da geçimini temin etmek maksadıyla küçük esnaf seyyar satıcıları dövmek yerine, görevlerinin bir parçası olan bu olumsuzluklara da çözüm bulması gerekmiyor mu? İş-Kur’dan alınan yüzlerce kişinin bir kaç kişinin yapabileceği park ve bahçelerde ot toplamak işleri yerine daha mantıklı ve sorun gideren işlerde görevlendirilmesi daha iyi olur diye düşünüyorum.
MEZARLIK SORUNU
Yine şehir dışından gelen hemşehrilerimizin dikkatini çeken önemli husus mezarlıkta yıllardır yol olarak kullanılan yerlerin yeni mezar alanı olarak tahsis edilmesi.
Vatandaşlar, yakınlarının mezarına gidebilmek için bir kaç mezarın sağından veya solundan geçiyor. İlçe halkı bu durumdan büyük rahatsızlık duyuyor.
Hangi akla hizmet eden bir zihniyetle belediyeye gelir getirmesi için açılan yeni mezar yerlerine tepkili olan bazı vatandaşlar ise, “Bizim bildiğimiz belediyeler gelir elde etmekten ziyade hizmet etmekle yükümlüdürlür. Zaten yeteri kadar nüfusa göre bakanlıktan belli bir gelir yüzdeleri var. Emlak vergisi, reklam vergisi, yol katılım ücretleri vb. gibi bir çok kalemden kasaya para aktarılıyor. Bunlar yetmez deniliyorsa, belediyenin belirleyeceği bir tarihten önce vefat edenlerin mezarı hep kaldırılsın. Böylece yeni mezar yerleri açılır. Ya da Suudi Arabistan’da olduğu gibi aynı mezarlık kat kat satılarak daha fazla gelir edebilirler” diyerek muzip bir şekilde tepki göstermekten kendilerini alamıyorlar.
Başka yerleri bilmiyorum; ama Fatsa’da metal yorgunluğu yok. Çünkü metal yok metal!...