RAMAZAN BAYRAMI
Ramazan ayının, ilk günlerindeki durgunluktan sonra, son günlerine doğru hareketli günler geçirmeye başladık.
Tabii bu durgunluktan ilk önce esnaf sıkıntı çekti. Esnafın çektiği ekonomik sıkıntı hemen hemen herkesi etkiliyor. Bu arada havaların soğuk ve yağmurlu geçmesi sezonluk iş yapan esnafımızın işlerini daha da zora soktu diyebiliriz. İnşallah havalar düzelir de herkes rahat bir nefes alır.
Bayram; Allah’ı bir, Peygamberi bir, Kitabı bir, aynı kıbleye yönelen, aynı heyecanı taşıyan Müslümanların sevinçlerini paylaştığı mukaddes bir gündür.
Mü’minler; Allah’ın emrini yerine getirmek maksadıyla, bir ay boyunca imsak vaktinden akşama kadar en tabii hakları olan yemeyi, içmeyi terk ederek insanı adeta melekleştiren oruç ibadetinin manevi zevkini duyarlar.
“Düşmanla savaşın küçük cihat, nefisle savaşın büyük cihat” olarak kabul edildiği bu mücadelede mü’minler büyük bir zafer kazanarak kulluk imtihanında gösterdikleri başarının sevincini taşırlar.
Çok mübarek bir gün olan bayramda, kutsal mekânlar olan camilerde topluca ibadet etmenin şuruna eren Müslümanların arşa yükselen tekbir sesleri, kalplerimizdeki imanın açık bir delili, yan yana gelerek, omuz omuza vererek cemaat halinde kılınan bayram namazları Müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliğin en güzel göstergesidir.
Yüce Allah Kur’an-i Kerim’de:
“Şüphesiz mü’minler birbiri ile kardeştirler; öyle ise dargın olan kardeşlerinizin arasını düzeltin…” (53) buyurarak bütün Müslümanların kardeş oldugunu bildirmiş, birbiri ile dargın olanlar varsa, bunların aralarının düzeltilmesini diğer Müslümanlara görev olarak vermiştir.
Müslümanların birlik ve beraberliği üzerine titreyen Sevgili Peygamberimiz de, din kardeşliğine gölge düşüren davranışlardan sakınmanın gereğine dikkatimizi çekerek söyle buyurmuştur:
“Bir müslümanın din kardeşi ile üç günden fazla dargın durması helal olmaz.”
Dargınlığın uzun süre devam etmesinin, çok büyük bir günah oldugunu da şu sözleri ile ifade etmiştir:
“Bir kimse Müslüman kardeşi ile bir sene küs durursa, onun kanını dökmüş gibi günaha girmiş olur.”
Müslümanların arasının açılmasına ve toplumda birlik ruhunun zayıflamasına sebep olan kin, haset ve düşmanlık duygularını kalplerimizden söküp atarak bunların yerine insan sevgisini ve kardeşlik duygularını yerleştirip, dargınlıklara son verdiğimiz takdirde, bayram işte o zaman gayesine ulaşmış olacaktır.
Dinimiz bütün Müslümanları tek bir vücut olarak kabul eder, insan vücudunun bir tarafında meydana gelen rahatsızlığı vücudun diğer kısımları hissettiği gibi, dünyanın neresinde olursa olsun herhangi bir müslümanın karsılaştığı sıkıntıyı da diğer Müslümanların yüreklerinde hissetmesi gerekir. Bugün en çok muhtaç oldugumuz şey bu şuura sahip olmaktır.
***•***
Tüm okurlarımın, dost, arkadaş ve akrabalarımın bayramını en iyi dileklerimle kutlar, sağlık, sıhhat ve esenlikler dilerim.
F.C.A.
***•***
ŞEHİDİMİZ ONUR TİKEN
Daha Hatipli’deki şehidimizin acısını yüreklerimizde hissederken, Çatalpınar nüfusuna kayıtlı Uzman Çavuş Onur Tiken’in şehit olduğuna dair haberi alınca içimiz yandı yıkıldı...
Artık içimiz yanmasın istiyoruz. Bu son acımız, bu son şehidimiz olsun istiyoruz. Şehidimiz Onur Tiken’e Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabırlar diliyorum. Ruhu şad, mekanı Cennet olsun...
***•***..
CENNET MAHALLESİ
Geride bıraktığımız Ramazan ayı münasebetiyle bir hususu gündeme getirmeden geçemeyeceğim.
Merhum Cemal amca, (Cemal Tuncay) her Ramazan ayında İstanbul’dan Fatsa’ya gelir, yakın dostlarını ziyaret ederek onlarla sohbet ederdi.
Yine bir ziyaretinde hep Ramazan ayını tercih etmesinin sebebini sormuştum.
Aldığım cevap ise bana göre ilginçti.
“Ah Ferudun ah!.. İstanbul çok değişti. Ramazan mı gelmiş belli bile olmuyor. Sokaklarda sigara içen, içki içen... Sorma gitsin! Ama Fatsa öyle değil. Buraya gelerek Ramazan ayını huşu içinde geçirmek beni daha çok mutlu ediyor. Böylece dostlarla da sohbet etme fırsatını buluyorum.” demişti.
Gerçekten de ilçemiz o yıllarda çok daha farklı bir Ramazan ayı geçiriyordu.
Şimdi ise merhum Cemal amcamızın tabiri ile İstanbul’dan farklı bir yanımız yok.
Dilim söylemeye, kalemim yazmaya pek elvermiyor; ama maalesef son yıllarda Ramazan ayında İstanbul’dan aşağı kalan tarafımız yok. Tabii tüm İstanbul ve ilçemiz için bunu söylemek mümkün değil;ancak niçin bu duruma geldiğimizi de anlamakta zorluk çekiyorum.
Hiç kimsenin dini duygularını sorgulayacak değilim. Haddime de değil; ama ilçemizde Cennet mahallesi olarak adlandırılan sokakların çoğalmasının çok normal bir durummuş gibi algılanmasına şaşırdığımı belirtmeden geçemiyorum.