YİNE SAHİL
Aslında hep bölgemin sorunlarını dile getirmek isterim. Ancak 900 Km. uzaktan ahkam kesmek kolay olmuyor. Ezberden gerekir. Bu güne kadar yazdıklarımdan bir kez olsun tekzip almadım. Bundan sonra da almamaya azami gayreti göstereceğim. Bu demek değildir ki, hiçbir zaman yanlış yapmayacağım. İnsanların hata yapabileceğini bilen ve kabul edebilenlerdenim.
Bundan önce Fatsa sahilinin boyanarak çehresinin değişeceğini öğrenince burada sevincimi dile getirmiş, bu konuda katkısı olanlara minnet duygularımı sunmuştum. Gerçekleştiğini gördüğümde bu duygularımı yinelemeye devam edeceğim.
Salı günü Fatsa’ya geldim. Tüm yorgunluğuma rağmen koltuğun veya kanapenin üzerinde sızmak yerine aşığı olduğum sahil boyunca eşimle yürüyüp, hasret gidermek istedim. Merkezden Bolaman Irmağı yönünde Eyvanların hemen önünden gidip, güneşin etkisinden kurtulmak için dönüşü evlerin ve dükkanların siperinde yapmak istedim. Üzgünüm, pişman oldum. Ne Eyvanları ne de sahili böyle görmek istemezdim. Eyvanlar, Bayrampaşa Metris Cezaevleri gibi tel kafesler içine alınmış. Terk edilmiş görüntüsü ile sahilin mevcut görüntüsüne yakışmıyor. Hele dönüş yolu:Dünyanın her yerinde kaldırımlar yayaların yürümesi için yapılmıştır. Bazı medeni ülkelerde engelli ve çıcuk arabaları için rampalar bile yapılmıştır. Bizim sahil ise tamamen oto galerilerin parsellediği, otopark gibi kullandığı özel mülk haline gelmiştir. Yürümek mümkün değildir. İç kesimden yürüyebilmek için Samsun-Trabzon yolunu seçmek ve ölümle burun buruna gelmek zorunluluk arzetmektedir. Belki belediye işgaliye alıyor olabilir; ancak üç kuruş işgaliye için halkın sağlığını bu denli riske etmek asla kabul edilemez. Eğer işgaliye de alınmıyorsa sahil boyunca yaya kaldırımının bu denli talan edilmesine anlam vermek olamaz. Yaya kaldırımı yayalarındır. Sahili boyamak elbette çok güzeldir; ama önce insanların geçebileceği hale getirmek gerekmektedir.