ZEYTİNLİKLER
Bugün benim yazı yazma günüm. Gündem o kadar yoğun ki hangisini yazacağımı, hangi konuyu ele alacağımı bilemiyorum. Sayın Başbakanın çizdiği ama benim göremediğim ülkemizdeki pembe tabloyu mu değerlendirsem yoksa günü kurtarma politikası yüzünden bir zamanlar dünya üçüncüsü olmuş ama bugün Avrupa şampiyonası elemelerinde nal toplayan milli takım rezaletini mi? Tam bunlar arasında git gel yaparken bundan yaklaşık 20 yıl önce Paris’te yaşadığım bir olayla ilgili olarak zeytin meselesi aklıma geldi
Yılbaşı için Paris’e gidecektik. Fransızların sabah kahvaltısına önem vermedikleri, sadece kuruvasan denilen bir kuru pasta ya da börek arası bir yiyecek ve kahve ile kahvaltı yapıldığını, bizim otellerde olduğu gibi yüzlerce çeşit kahvaltılıktan oluşan zengin bir açık büfelerinin olmadığını öğrenince; sabah kahvaltıya önem veren bir kişi olarak yanıma küçük bir torba içinde bir miktar zeytin almıştım. Turdaki arkadaşlardan bir tanesi kahvaltı sırasında başıma dikilerek ‘’Yarım saattir dolaşıyorum. Zeytinin hangi bölümde olduğunu bulamadım. Siz zeytini hangi bölümden aldınız?’ diye sordu. Türkiye’den, İstanbul’dan getirdiğimi söyleyince de hayretlerini saklayamamıştı. Zeytinsiz kahvaltı yapmadığını ima ettiğinde götürdüğüm zeytini birlikte bitirmiştik.
Bugün ülkemizde bu kadar zeytin bağımlıları varken zeytinliklerin yok edilmesine yelken açılmasını içime sindiremiyorum. Şimdi yetkililer çıkmış soruyor: ‘Sanayi mi? Zeytin mi?’ Elbette ikisi de önemlidir. Bu soru kızını mı çok seviyorsun, yoksa oğlunu mu? Sorusu gibi anlamsız bir sorudur. Ama zeytinlikleri yok etmeden sanayi yapılamaz mı?
Bir de rahatsız olduğum başka bir husus: Hep böyle başlayıp alıştırarak işi sonunda dedikleri noktaya getirmek oluyor. Hani Trabzon’da orman yangını olduğunda yanan ormanların bir daha geri gelemeyeceği feryadı basılmıştı. Öyle şey mi olur diyenler bugün o yana ormanlı alanlarda villalar yapıldığını bilmediğimizi sanıyorlar.
Aynen Ergenekon davasına savcı oldukları, FETÖ elebaşına ne istediler de vermedikleri gibi….! Tarih bir gün ülkeye yapılan haksızlıkları altın sayfalarında yazacak ve buna sebep olanlar hesaplarını (varsa) vicdanlarına vereceklerdir. Yönetenleri ile, oy verenleri ie, oy çalanları ile, suskun durup üzerine düşeni yapmayanları ile…