DEVLET VE TEDAVİ HİZMETLERİ
Köşeme gelen tedavi hizmetleriyle ilgili eleştiri, öneri ve yorumları, TBMM Sağlık Komisyonu üyesi vekillerle ve model vekil olarak nitelendirdiğim Ordu milletvekili Sayın Ergün Taşçı ile de paylaştım. Kitlesel önemi nedeniyle buradan da yazmayı gerekli görüyorum. İnancım o ki okurlarım ve bizi takip eden vatandaşların hislerine tercüman olacağım. Çözüm göstermeyen eleştirilere şiddetle karşı olduğumu beni tanıyanlar iyi bilir.
Uzun süreden beri başarılı hizmetleriyle sağlık hizmetlerinde dikkate değer reformalar yapan Sayın Bakanımız umarım bu yazımı ciddiye alacak ve gerekeni yapmaya çalışacaktır.
Tedavi hizmetleri 2001 öncesinde çok daha kötüydü, kabul. İlaç soygunu önlendi, hastaneler tek yönetime bağlandı, kuyruklar ortadan kalktı, herkes ilacını istediği yerden alabiliyor. Ancak kamu hastanelerinde sıkışıklık maalesef bitmedi, randevu sisteminden beklenen randıman alınamadı. Yüksek kariyerli hocaların, ilgi gören uzmanların özel hastanelere çekilme hızı gittikçe artıyor. Özel hastanelerin aldığı fark da çok yüksek! Özellikle büyük şehirlerde sıkışıklığın giderilmesi için yeni sistemleme ve başarılı hekimleri kamuda hasta bakmaya teşvik edici tedbirler gerekiyor.
Şehir hastaneleri projesi meydanlarda çok dile getirildi. Ancak bazı hocalar, şehir hastanelerinin yerine daha küçük boyutta kentlerin bütün semtlerine yayılan teknolojisi yüksek hastanelerinin olmasının kitlelere hizmeti kolaylaştıracağını söylüyorlar.
Şehir hastanelerinin yoğun kümelenmeler yaratacağını, onlara açılan yollarda trafik tıkanmalarının git gide artacağını, hizmet yoğunluğu nedeniyle iş yürütme ve takibinin zorlaşacağını ileri sürüyorlar. Hacettepe bölgesinde birçok hastanenin bir alanda sıkışması, orada nasıl bir trafik yoğunluğuna yol açtığını gösteriyor gerçekten. Hizmet için küçük ve teknolojik kentlerin semtlerine dağıtılan hastane ağı daha iyi değil mi? Şehir hastanelerine uzak semtlerin ciddî ulaşımı sorunu olmayacak mı?
En çok yakınılan bir sorun da hizmet kısıtlayıcı yönetmelikler. Büyük şehirlerdeki yapılaşma durumu göz önüne alınmadan, çıkar sağlama ve haksız rekabete yol açma gerekçesiyle eczane bulunan aynı parselde poliklinik açılamıyor. Elbette sağlığı ticarî amaçlara alet etmeme adına doğru bir yaklaşım. Hava alanları, otogarlar, tren garları ve limanlar istisna tutulmuş. Bu da güzel, güzel de devletinden iş istemeyen, kendi iş yerini kurup hizmet üretme çabasındaki hekimler, halkın yoğun olduğu alışveriş ve iş merkezlerinde eczane olmayan iş yeri bulamıyorlar ki! Büyük kentlerde büyük iş merkezlerinin kurulmasına izin verip buraya kalabalıkların yığılmasının önünü açınca, yüzlerce dükkan aynı parsel içine sıkışıyor. Eczane de tıp merkezi de buralarda konumlanmak zorunda kalıyor ister istemez.
Bir genç girişimci, yönetmelik gereği eczane olmayan bir iş yeri aradım aylarca, bulamadım koskoca semtte dedi. Benimle aynı parseldeki eczane bana 500 metre, farklı parseldeki ise 300 metre, ikisini de tanımam etmem, niye benim onunla iş birliği yapıp haksız kazanca yol açacağım düşünülüyor, bunu hiç anlamıyorum dedi. Yönetmeliğin istinasına iş ve alışveriş merkezleri de eklense ne olur dedi. Yapıcı eleştirilere kulak verdiği için sağlıkta çığır açan Bakanımız Sayın Recep Akdağ’ın arz ettiğim bu hususları değerlendirmesini bekliyor kamuoyu! Şükür hizmetin ve çalışkanlığın önünü açmak isteyen Bakanımız var diyor!