İKİ ÖYKÜ VE SONUÇ
Geçenlerde spor radyosunu dinliyorum. BJK Başkanı Fikret Orman’ın iki yıldır elde ettiği başarı nedeniyle FB Başkanı Aziz Yıldırım’ı ti ye alan bir açıklamasından bahsediliyordu. Antalya’dan bir FB taraftarı aradı. Yapılan eleştirilere katılmadığını bir anekdot anlatarak dile getirdi.
Taraftar aynen şöyle söyledi: Sayın Orman’ın yeni seçildiği günlerdi. Başkanlığı bilmediği ve yeni öğrenmeye başladığı söyleniyordu. Maç için İstanbul’a gelmiştik. Yemek yediğimiz mekana gelen Sayın Orman’a başkanlığı öğrenebilip, öğrenemediğini sorarak bir Fener taraftarı olarak ti ye almak istedik. Masamıza geldi. Tek tek hepimizle tanıştı. sizlerin bu eleştirleri sayesinde öğrenmeye devam edeceğim diyerek, bize nezaket ve tevazu dersi verdi. Hepimiz utandık diye bağladı. Bu öyküyü dinleyen radyo yöneticisi de dinleyiciye çok doğru söylüyorsunuz, siz de bizi doğruluyorsunuz. O zamanlar öyleydi. Şimdi başarı ve yetki Sayın Orman’ı değiştirdi. Dedi.
Gelelim ikinci öyküye: 2014 yerel seçimlerinin arifesiydi. DİSK in eski genel Başkanı, o dönem İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi ile bir toplantımız vardı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı konusunda Mustafa Sarıgül’ün adaylığı için yapılan bir görüşmeyi aktarmıştı. Bu sayfalardan o dönem bahsetmiştim. Sayın Sarıgül’ün seçimi kazanırsa genel başkanlık için aday olabileceği konusu gündeme geldiğinde Sayın Kılıçtaroğlu: ‘’CHP nin genel başkanının kim olacağının ne önemi var? Vatan elden gidiyor. Başarılı olacağına inanırsam kendi ellerimle genel başkan yaparım.’’ Demişti. Sayın Genel Başkan bugün ise bırakın genel başkan adayı olmayı, eleştiri yapanları kapı önüne koymaya kalkışmaktadır. Bu da acaba Sayın Fikret Orman gibi yerine ısınmış olmanın bir sonucu mudur? CHP Sayın Kılıçtaroğlu zamanında toparlanmıştır. Kucaklayıcı olmuştur. Hizipler ve bölünmeler unutulmuştur. Biz hep kendisini demokrat ve hoşgörü timsali olarak görmüş, örnek göstermişizdir. CHP de tek değil, çok seslilik vardır. Çok seslilik olmaya da devam edecektir. Etmelidir de! Benzer yanlışlık Cumhurbaşkanlığı aday tespiti sırasında da yapılmış, insanların partisine bağlılığından yararlanılarak tıpış tıpış Ekmelettin İhsanoğlu’na oy vermeye zorlanmıştır. Ben de kerhen oy veren bir partili olarak bu yanlışların tekrarlanmasından hoşnut olmadığımı dile getirmek isterim.