DÜNYA NEREYE GİDİYOR?
Daha ilkokula bile gitmediğim çocukluk yıllarımdı. Köyümde sadece bizim evde bataryalı radyo vardı. Henüz Almanya’da işçi olarak çalışan dostların ellerinde taşıdığı pilli radyolar bile çıkmamıştı. Arada bir haberleri dinler ve haberde geçen Cumhurbaşkanları için hayal dünyasına seyahate çıkardım. Nasıl Cumhurbaşkanı oluyorlar? Bu yetkileri nasıl alıyorlar? Nasıl kullanıyorlar? Hangi özellikleri taşıyorlar? Vs. vs. Bir seferinde babama Cumhurbaşkanlarının kaç bacağı, kaç kolu olduğunu sorduğumu hatırlıyorum. Çünkü gözümde Cumhurbaşkanlarını olağanüstü bir yaratık olarak görüyordum. Zaman içinde önce olağanüstü olmadıklarını, daha sonra da ‘’özellikle bazılarının çok yetenekli oldukları için değil, şanslı oldukları için’’ o makamlara geldiklerini gördük, izledik. Bu arada çok ders aldığım iki olayı da anlamadan geçmeyeceğim. Birincisi rahmetli Turan Güneş’in: ‘Milletvekili olmadan önce gözümde çok büyütürdüm. Başımın göke değeceğini sanırdım. Milletvekili oldum ne başım göke değdi, ne de gök başıma değdi.’ Dediğini hatırlıyorum. İkincisi ise yine rahmete anmak istediğim Giresun eski milletvekili Mustafa Kemal Çilesiz ile Ordu eski milletvekilimiz Günay Yalın ile olan anımdır. 1978 yılında avukatlık stajının kısaltılması ile ilgili yasa değişikliği hakkında İstanbul Barosu Stajyer Avukatlar Komisyonu temsilcisi olarak görüştüğüm rahmetli vekillerimiz arasında dönemin meclis başkanı Cahit Karakaş ile görüştürülmemiz konusunda görüş ayrılığı çıkmıştı. Rahmetli Çilesiz 12 kişiden oluşan biz stajyer avukatlara meclis koridorunda kısa bir nutuk çekmiş ve bizleri gözünüzde fazla büyütmeyin şeklinde özetlenebilecek bir konuşma yapmıştı. Her şeye karşın bugün hala bir yerlere gelenler halkın gözünde doğal olarak saygın kişilerdir. Ancak son yıllarda işin iyice suyu çıkmıştır.
Şöyle ki: Dünyanın sayılı ülkelerinden birisi olan İtalya son yıllarda adı eskort kızlarla seks partileri ile anılan ve sonunda soluğu cezaevinde alan bir kişi tarafından idare edilmiştir. Yine aynı şekilde dünyanın sayılı ülkelerinden birisi olan Fransa’da son yıllarda özel hayatındaki dedikodularla meşhur olan bir devlet başkanı tarafından yönetilmiştir. Brezilya’da herkesin saygı duyması gereken devlet başkanı yolsuzlukla suçlanmıştır. Ukrayna eski devlet başkanı sarı devrimle davul zurna ile göreve gelmiş arkasından soluğu cezaevinde almıştır. Şuanda dünyayı idare eden ABD de başkan bizim köyün muhtarı kadar bile istikrar gösterememekte, aldığı kararların çoğu hukuki olmadığı için mahkemelerden dönmektedir. Rusya’nın başında bir kişi vardır ki çoğu zaman sağ gösterip sol vurmaktadır. Ve nihayet ülkemizde Anayasamızın 103. Maddesine göre tarafsızlık yemini etmiş ama partili bir Cumhurbaşkanımız vardır.
Galiba dünya son yıllarda kültürlü, saygın idareciler yerine daha sıradan, belki de daha sıra dışılığa doğru gidiyor. Umarım yanılıyoruzdur.