CADDE VE SOKAKLARIMIZ SAVAŞ ALANI GİBİ...
Bazen siyasilerimizi ve yöneticilerimizi anlamakta zorluk çekiyorum.
Ne zaman ki; yerel, genel herhangi bir seçim veya referandum tarihi yaklaşıyor, şehirlerin cadde ve sokakları alt üst oluyor.
Daha dün gibi...
2014 yerel seçimleri öncesi Fatsa’ya asfalt döküldü.
Hem de birtakım eleştirilere rağmen...
Eleştiriler şu yöndeydi:
“Üç beş yıl sonra bu cadde ve sokakları yeniden delik deşik edeceksiniz. Bu kadar kısa zaman için neden asfalt döküyorsunuz? Bunun maliyeti yine bizden çıkmayacak mı?”
Elbette buna kimse aldırmadı. Asfalt döküldü.
Döküldü ama üç yıl önce sözkonusu eleştirileri yapanların haklı çıkması pahasına...
Zira üç yıl sonra yollarımız yine kazıldı.
Sormadan edemiyorum; “Ne lüzum vardı?”
Bunca eziyeti yaşamak zorunda mıydık?
Şu anda Fatsa’da alt yapı yatırımları nedeniyle cadde ve sokaklarda çalışmalar gırla gidiyor.
Öyle ki; bir noktadan diğerine aracınızla beş dakikada vardığınız yere artık varamıyorsunuz.
Hangi cadde ve sokağa girseniz geri dönmek zorundasınız.
İşin kötüsü de çok defa sürücüleri uyaran levhalar kullanılmıyor.
Açık söylemek gerekirse yollarımız labirent gibi...
Neden?
Çünkü 16 Nisan’da “evet-hayır” diyeceğimiz bir halk oylaması var.
Bakın; şuraya not düşüyorum:
Şu anda Fatsalının günlük yaşamını felç eden çalışmalar, referandum sonrası aynı hızla devam edecek mi?
Elbette bir tahminim var.
Tıpkı sizin olduğu gibi...
Buna rağmen sorunun net cevabını 16 Nisan’dan sonra alacağız. Ya da hep birlikte göreceğiz.
Evet; bu memlekete hizmet, siyaset yoluyla gelecek.
Siyasetin de kendine özgü refleksleri ve manevrası olacak.
Ayrıca yapılan hizmete karşı çıkmak gibi bir cehaletin içinde olmak mümkün değil...
Zaten mesele bu değil...
Mesele; hizmetin ne zaman ve nasıl yapıldığı...
Hizmet ne zaman yapılıyor?
Yoğun olarak seçimler öncesinde yapılıyor.
Nasıl yapılıyor?
Vatandaşın günlük yaşamını alt-üst edecek biçimde yapılıyor.
Allah aşkına bu hizmetler, seçim harici süreçlerde ve normal seyrinde yapılamaz mıydı?
“Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür” sözünü bu denli abartılı yorumlayarak, vatandaşa bir nevi eziyet çektirmek şart mıdır?
O kadar da korkmayın. Vatandaşımız, yapılanları kolay kolay unutmaz.
Üstelik vatandaşın parasıyla, vatandaşa eziyet ederek, vatandaşın oyuna talip olmak hangi siyasi etikle bağdaşıyor?
Acaba siyasi nezaket, şimdiye kadar hangi siyasiye zarar verdi?
Siyasette başarı, her zaman sandıktaki sonuçlarla açıklanamaz.
Bu güne kadar Fatsa’da yapılan hiç bir çalışmada; “Çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.” ifadesini görmedik.
Bunu yapsanız ne kaybedersiniz?
Ama seçim ve referandum öncesinde rahatsızlık verdiğiniz, özür dileme tenezzülünde bulunmadığınız o insanların evine gidip; “Ahmet amca, Emine teyze nasılsın?” diyerek oy isteyeceksiniz.
Hem de elini öpüp, sırtını sıvazlayarak...
İyi niyetle yapılan her eleştirinin, karşılığını bulması dileğiyle...
HOŞÇAKALIN