MÜFREDATLAR HAKKINDA
Türk Dili ve Edebiyatı Taslak Programının uygulanmasında dikkat edilecek hususların 5.Maddesi şöyle:
“Türk Dili ve Edebiyatı derslerinde dil bilgisi öğretimi okuma ve yazma çalışmalarıyla birlikte planlanmıştır. Ses, şekil, kelime ve cümle bilgisi konularının işlenen metinlerle ilişki kurularak okuma çalışmaları kapsamında; yazım, noktalama kuralları ve anlatım bozuklukları konuları yazma çalışmaları kapsamında geri bildirimlerle öğretilmelidir.”
Bu yaklaşımla öğrenme gerçekleşemediği için öğrenciler yıllarca dershanelerde eksik giderme derdine düştü, velileri sömürüldü.
Dil bilgisi öğretimi “Dil Yapı Bilgileri” adı altında uygun sözcük, cümle ve paragraflar seçilerek okuma ve yazma çalışmalarından bağımsız verilmeli.
Anlama, anlamlandırma, seslendirme ve anlatım bilgi ve becerilerini kazandırdığımızı tesbit ettikten sonra söcüğün yapısından, tür bilgisine, ardından da cümle öğelendirme ve yapılandırma bilgisine dilimizin bütün özellikleri, bol örnekler kullandıra kullandıra kavratılmalı. Bunu yaparken öğrencilerin kazanımları hazır metinlerle ölçülmemeli, şu cümlede veya paragraftaki sıfatları bulun falan dememeli yani. Deneylerimiz bize gösterdi ki bu yolla öğrenme gerçekleşmiyor.
Öğrenci bilgiyi kendi ürettikleriyle göstermeli. Örneğin ona içinizden gelen bir isteği dile getirin dediğinizde “Kardeşimi göresim geldi.” cümlesini kurabilsin. Böylece de fiilimsilerden sıfatfiil(ortaç) yapan ekin(-esi) gelmek fiiliyle bütünleşerek isteğimizi dile getirmeye aracılık ettiği bilgisini sunabilsin.
Cümlede anlatım bozukluğu konusunu içerikle ilgili ve yapısal olarak iki ana başlık altında toplamalı ve ayrıntılarıyla bol örnekler üzerinde kavratmalı. Yine bu konuyu da bağımsız işlemeye almalı. Niye? Deneylerimiz dil bilgisinde olduğu gibi bu konunun da okuma ve yazma çalışmalarıyla verilmesinden olumlu sonuç alınamadığını gösterdi bize. Okuma çalışmalarındaki birçok kazanımın içinde devede kulak kalıyor ve pekişemediği için de unutuluyor. Çiviyi aynı noktaya bir süre devamlı vurmadan çakmak mümkün mü?
Dil bilgisi ve anlatım bozukluğu konusu ortaokul 8.sınıfta başlamalı, lise 9.sınıfta sürdürülmeli. 10.sınıfın dönem başında da bir süre uygulama çalışmaları yapılmalı. İlkokulda ve ortaokul 5,6,7.sınıflarda bu konu hiç gündeme gelmemeli. Ancak lise 11 ve 12.sınıflardaki metin inceleme ve yazma çalışmalarında doğru kullanılma durumları sürekli denetlenmelidir.
İmlâ (yazım) kuralları ve noktalama işaretlerini bağımsız bir konu olarak ele almak bize olumlu netice vermedi. İlkokuldan TDK Yazım Klavuzu kullanma alışkanlığı kazanmaya alıştırılmalı öğrenciler. Dil, kural ve işaretleriyle kullanılıyor çünkü. Tıpkı arabanın tekerlerle yürüdüğü gibi. Basit kullanımlardan, zora doğru aşama aşama ve sürekli klavuza baka baka oturur kural ve işaretler, uzun zamana yayılarak kazandırılmalıdır.
Taslak programda “Öğretmenler, Türk Dili ve Edebiyatı dersi ile ilgili bilgi, beceri, değer ve tutumları öğrencilerine kazandırırken sadece ders kitaplarına bağlı kalmamalıdırlar.” denmiş. Ancak birçok ders kitabı hazırlama standardı var. Çelişki bu. 21.yüzyıl öğrencisi, her şeyi elinin altında bulabilecek durumda. Belli standartlara sokmaya çalıştığınız zaman dersi sevmiyor. Kullanılan dil malzemelerinin çekiciliği okuldan okula hatta sınıftan sınıfa bile değişiyor. Onların ruhuna hitap eden metinlerle çalışmak lazım. Deyim ve atasözlerini biz Tarkan’ın Dilli Düdük şarkısıyla kavrattık. Deyim atasözü ayırımını unutmayacak şekilde öğrendiler. Öğretmeni ders kitabıyla formatlamak doğru değil. Önerdiğimiz bilgi kullandırma sistemine anahtar çeşitli kaynaklar kullanıp kendi ders dosyasını hazırlayabilmeli. Sonraki yazım örnek dosya olacak.