Görüntülenen Sayı: 2377
2803 | Yayım Tarihi: 24 Şubat 2017 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » İNSAN NİYE YALNIZ, NİYE MUTSUZ?

İNSAN NİYE YALNIZ, NİYE MUTSUZ?

Zekeriya ERUZUN

Zekeriya ERUZUN

bilgi@gunesgazetesi.net
Facebook'ta Paylaş

     Yollar yapılıyor...
     Binalar dikiliyor...
     Konforlu arabalar cirit atıyor...
     Teknoloji ürünleri tüm haşmetiyle dans ediyor...
     Binbir çeşit kıyafetler ve göz kamaştırıcı ürünler vitrinlerde arz-ı endam ediyor.
     Ama insanın ruhunda bir eksik var.
     İnsan ruhu umutsuz, kırılgan, küskün...
     Konforun ve hazzın cezbedici etkisi insanı mutlu etmeye yetmiyor.
     Yetemiyor.
     Eskiye özlem, eskiye hasret eksik olmuyor.
     Günün koşturmacası içinde insanlık birşeyleri unutuyor.
     Aslında insanlık, insanı unutuyor.
     İnsan ruhu; beton duvarların, dijital ekranların, makam mevkii büyüsünün, etiketlerin, sosyal ve ekonomik nüfuzun arkasında korkakça ve öylesine zaman öldürüyor.
     Hayatın içinde hep atak gibi görünen insan, farkında olmasa da savunmada...
     Kim bilir? Belki de pusuda...
     İnsanla insanın arasında bulunan nice aşılmaz engeller, insana ulaşmayı imkansız kılıyor.
     Göz göze, yürek yüreğe duruşlar günden güne yok olmakta...
     Eldeki dokunuşun, gözdeki bakışın sıcaklığı, yerini kutup soğuğuna bırakmış her nedense...
     İnsanlık irtifa kaybediyor.
     İnsanlık eksiliyor.
     Hep kendini arıyor ama bulamıyor.
      Kendi içine hapsettiği insanlığı, başka adreslerde arıyor.  
     Zannediyor ki; görece başarılara ulaşırsa tatmin olacak.
     Bu da mutluluk getirecek...
     Ama ne yaparsa yapsın olmuyor.
     Çünkü daha fazla bilenmekten ve hırslanmaktan başka eline geçen hiç birşey yok.
     Servet dediği şey; kabarık banka hesapları gibi görünse de, bencilliğin ta kendisi aslında...

    Para pul uğruna kendini paralayan insan, iç dünyasındaki fay hatlarına çözüm bulmakta çaresiz...
     Aynı insanın, ruhunda yaşayacağı muhtemel travmalara karşı bir B planı yok ne yazık ki...

     Yalnızlığını elindeki küçücük aletlerle gidermeye çalıştıkça, daha fazla yalnızlaştığının farkında değil henüz...
     En büyük yanılgı da...
    Konfora ulaştıkça mutlu olacağını düşünmesi...
    Madem öyle neden eskiyi özlemle anar insan?
    Neden onca imkanlara ulaştığı halde içinde hep birşeyler eksik kalır?

     Ve o boşluk niye hiç dolmaz?
    Farkına varamadığı ne?
     Üç şeyi unuttu insan...
     Kendisi gibi diğer insanları...
     Sade yaşamı...
     Ve elbette toprağı...
     Yokluk ve yoksulluk, mutluluk için bahane değildi eskiden...
     “Komşuda var, bende neden yok?” işkencesi bu denli şiddetli değildi.
     Komşusunu düşünen komşular yok şimdilerde...
     Bu gün bırakın düşünmeyi, komşusunu tanımayanların varlığı bile dehşet verici...
     Toprak sokaklarda araba gürültüsü yerine, çocuk cıvıltıları vardı.
     Koca koca dairelere ihtiyaç yoktu mesela...
    O küçücük evlere komşular gelir ve tadına doyulmaz sohbetler yaşanırdı.

     Sevgiler sahiciydi.
     Ama bu gün...
     İnsan hırslı... İnsan yalnız... İnsan mutsuz...  

     HOŞÇAKALIN

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.