NEDEN?
Gazetelerin 2. Ve 3. Sayfalarında bir yığın haber okuyoruz. Bazen, hatta çoğu zaman bu haberleri facebook, tveter gibi sosyal medyada görmek de mümkün oluyor. ‘Hayır afişi asan gençler göz altına alındı. Hayır konusunda tanıtım yapacak olan bay (A) veya bayan (B) konuşturulmak istenmediği için salonun elektrikleri kesildi. Hayır vereceğini deklere eden falanca spiker işten atıldı. Örnekleri sayfaya sığmayacak kadar çoğaltmak mümkündür. Hayır konusunda bu kadar hayırsız haber mümkün iken evet konusunda ben kendi adıma böyle bir olumsuzluk görmedim. Son olarak hayır kampanyası taraftarı büyük sanatçı Müjdat Gezen’in ekonomik gücü olmayan yetenekleri topluma kazandırmak için herhangi bir çıkar amacı gütmeden çalıştırdığı MÜJDAT GEZEN KÜLTÜR MERKEZİNİ yakmaya kalkıştılar. Öyle fanatikler var ki ellerinden gelse Allah korkusunu bir tarafa bırakıp hayır oyu kullanacağını bildikleri insanları topluca yakmaktan çekinmeyecekler.
Halbuki yaptığı işin doğruluğuna güvenen karşısındakini susturmak yerine kendi tercihinin doğruluğunu savunur. Ancak bu Anayasa değişikliğinin savunulacak hiçbir tarafı olmadığı için baskı ile, yıldırma ile, tehditle sonuca gitme gayreti sergilenmektedir. Komisyonda ve TBMM de görüşmeler yapılırken de halk gerçekleri göremesin diye Meclis TV. Halka kapanmamış mıdır?
Televizyonda ‘Evet’ propagandası yapan Sayın Büyüklerimizden hiç birisinin: ‘Değişikliğin ŞU MADDESİNE GÖRE’ diye bir madde numarası zikrederek bahsi geçen maddenin faydasından söz ettiğini duyan var mı? Tabii ki yok! Olamaz da! Çünkü hiçbir maddenin savunulacak tarafı yok. Halkı kutuplaştırıp, tarafgirlikten yararlanarak evet oyu alabilmek için son derece genel ve afaki şeylerden bahsedilmektedir.
Güya bu Anayasa değişikliği terörü sona erdirecekmiş. Yıllarını hukuka vermiş bir kişi olarak bir daha, bir daha defalarca okuyorum. Bu değişiklik maddeleri içinde terörün sona erdirilmesine yardımcı olacak direk veya dolaylı bir madde göremiyorum.
Güya çift başlılık sona erecekmiş. Nerede çift başlılık var ki? Ben hep bir kişinin sesini duyuyorum. Bırakın görevli iken konuşmayı, görevi bıraktıktan sonra bile hiçbir bürokratın hatta başbakanın sesi çıkmıyor, çıkamıyor. Öyleyse nerde çift başlılık varmış?
Hemen her gün hayırı savunanlardan televizyon ekranlarında tartışma teklif geliyor da neden üst seviyede birileri cevap veremiyor. Eskiden seçim önceleri televizyonlarda genel başkan ya da adaylar düzeyinde televizyonlarda tartışma proğramı olurdu. Şimdi neden olmuyor? Neden?