DEVAMLI GÖÇ MÜ VERECEĞİZ?
Çok basit bir kuraldır.
Bir memleketin işsizi çoksa, esnafının iş yapmasını bekleyemezsiniz.
İşi olmayanın parası olmaz.
Parası olmayan alış-veriş yapamaz.
Alış-veriş olmayınca esnaf ayakta duramaz.
Esnafın ayakta duramaması, devlet aygıtının güç kaybıdır.
Çünkü devleti daha çok ayakta tutan esnaftır.
Bir kere kayıt altındadır. Ve “kıpraşacak” yeri yoktur.
Ülkenin, kayıt dışı ekonomi cenneti olduğunu düşünürseniz...
Devletin ilgili kurumlarının, esnafın kapısını aşındırmaktan başka çaresi kalmıyor.
Üstüne üstlük bütçeyi dengeleme adına esnafa daha fazla yüklenildiğinde kısırdöngü kaçınılmazdır.
Yıllar önce bir yerde okumuştum:
Vergiyi az al; ama herkesten al...
Kendimi bildim bileli bu uygulamayı hiç görmedim.
Dünyayı terkedinceye kadar da görüp görmeyeceğimden emin değilim...
Sanırım bu konuda yalnız da değilim...
Malumunuz işsizlik rakamları açıklandı.
Rakamlar yüzde 12’nin üzerinde çıktı.
Son dönem baz alındığında bu en yüksek rakam...
Elbette bunda içinde bulunduğumuz kritik sürecin önemli payı var.
Olayın bu boyutunu göz ardı edemeyiz.
Ama bu, ekonomi üzerine kafa yormayacağımız anlamına gelmez.
Özellikle ulaşım, sağlık gibi bazı alanlarda yapılan yatırımları görmezden gelemeyiz.
Acaba bu devasa yatırımları yaparken, işsizlik ve istihdam konusunu ihmal mi ettik?
Köprüleri, otoyolları, şehir hastanelerini yaparken işsizimizi neden göremedik?
Bir alanda başarılı işlere imza atarken, bir diğer alanda neden dökülüyoruz?
Şimdilerde bazı tedbirler ve uygulamalarla soruna çözüm bulma arayışları var elbette...
Ancak sıkıntı, kısa vadede yoluna girecek gibi görülmüyor.
Bir yanda “al-ver, ekonomiye can ver” türü yaklaşımlarla tüketimi körükleme çabaları...
Diğer yanda; alış-veriş yapması gereken kitlenin cebindeki parasızlık...
Somutlaştırırsak; yoğun bakımdaki hastadan, ayağa kalkıp yüz metre depar atmasını istiyoruz.
Nasıl olacak bu?
Elbette Ordu olarak biz de bu sıkıntılı durumdan payımıza düşeni alıyoruz.
Yukarı ilçelere birçok kalemde pazarlama yapan arkadaşlarımızla zaman zaman bu konuyu görüşüyoruz.
Her geçen gün satışların düştüğünden ve ödeme güçlüğünden söz ediyorlar.
Cebinde parası olmayanların alış-veriş yapamadığı bir ilçede esnaflık yapan biri, işin içinden nasıl çıksın?
Kendi canının derdine düşmüşken, ekonomiye nasıl can versin?
Elbette ekonominin bu durumundan yola çıkarak “karamsarlık edebiyatı” yapma niyetinde değilim.
Biz, bu badireden de başarıyla çıkmak zorundayız.
Bu anlamda umudumuzu hep koruyacağız.
Fakat yaşadığımız gerçekleri de yok sayamayız.
Bakın; yıllardır ekonomik nedenlerle göç verip duruyoruz.
Nereye kadar?
Ordu’nun kırsalı il merkezine, Ünye’ye, Fatsa’ya yığılır, bir kısmı da büyükşehirlere giderse bu durum kimin işine yarar?
Bu memleketin bekçiliğini kim yapar?
Ekonomide sonuç odaklı adımların atılması dileğiyle...
HOŞÇAKALIN