SİSTEM Mİ? REJİM Mİ?
Bu sıkıntılı gergin günlerde fıkramsı küçük bir hikaye anlatarak başlamak istiyorum. Temel’le İdris deniz kenarında otururken göz hizalarından ve suyun yüzeyine yakın bir durumda kornasını çalarak ve duman çıkararak bir denizaltı geçtiğini görürler. İdris hemen Temel’e sorar: Haçan bu gemi suyun içine iyice daldığında duman çıkan bu bacadan geminin içi su ile dolmayı mı? Temel akıllı akıllı ve bilmiş bir eda ile ve de bir örnekle cevap verir İdris’e: Sen hiç denize girmeyur musun? Denize girdiğinde hiç gaz kaçırmayur musun? Senin içne su gireyur mu? İşte sistem aynı sistemdur.
Gelelim anayasa değişikliğine: Geçende bir yazımda yazmıştım. Yönetim şeklimiz başkanlık değil, değişikliğe karşın hala cumhuriyettir. Yani sistem aynı sistem olup, değişmemiştir. Ancak yapılan değişikliklerden sonra sadece adı cumhuriyettir.
Yargı tek adama bağlanmaktadır.
Yürütme tek adımın güdümündedir.
Yasama tek adamın tespit ettiği milletvekillerinden oluşmakta, üstelik bu tek adam istediği zaman da bu meclisi feshedebilmektedir. Yani meclis de tek adamın yetkisi altındadır.
İşte bu sistemin adı cumhuriyet görünümlü monarşidir. Değişen rejim olsa ne olur, sistem olsa ne olur.
Burada önemli olan şahıslar değildir. Bu sistemin başında bugün Ali, yarın Veli olabilir. Ben ve benim gibi düşünenlerin derdi ister Ali olsun, ister Veli tüm bu yetkilerin bir kişiye verilmesinin sakıncalı olduğunu haykırmaktır. Çok çarpıcı bir örnek bugün için Amerika’da yaşanmaktadır. Bizde yapılan ve halk oylamasına sunulmaya hazırlanan Anayasa değişikliğine göre daha sınırlı yetkilere sahip olmasına karşın ABD Başkanı Trump bazı Müslüman devlet vatandaşlarının ülkesine girmemesi konusunda karar almıştır. Halkın tepkisine karşın da bu kararının arkasında durmuştur. Bağımsız ABD yargısı bu kararı iptal ederek yurt içinde ve yurt dışında düşülen bu yanlışlığı düzeltmiştir. Halk oylamasına sunulan son Anayasa değişikliği yürürlüğe girdiği takdirde bizde bu yanlışlığın düzeltilmesi mümkün olmayabilecektir. Çünkü kendisini bu konuda karar verme makamına getiren kişinin kararını geçersiz kılma cesareti hayatın olağan akışı içinde pek mümkün görünememektedir.
Kısacası önemli olan sistem veya rejim meselesi değildir. Önemli olan kuvvetler ayrılığı ve karşılıklı olarak kuvvetlerin birbirlerini denetleyebileceği bir mekanizmanın yok olması meselesidir.