BAŞYAZI
Yeni bir yıla, yeni bir umut, yeni bir heyecan ve ruhla uyanacaktık ki, İstanbul‘un gözde mekanlarından Reina‘da meydana gelen olayda 39 kişinin katledilmesiyle güne başladık.
Bu ve benzeri olayları yapanlar kendilerini ne zannediyorlar ki.
Reina‘sı da var, türbesi de var.
Üstad Rauf Tamer‘in önceki günkü yazısında da belirttiği gibi, Sabah namazından çıkan inanmış insanlarla, aynı saat bar‘dan çıkan çakırkeyif insanların selamlaştığı ve bayramlaştığı bir ülke burası.Bu tür eylemleri şunu iyi bilsinler ki, teröre karşı dimdik ayakta duran Laik bir Türkiye var karşılarında.
Hayatını kaybedenlere Allah‘tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar diliyorum.
Dilerim 2017 yılı, terörden arınmış, tüm güzelliklerin yaşandığı bir yıl olur.
DÜŞÜNEMEDİĞİMİZ İŞLER VARMIŞ MEĞER…
Son birkaç haftadır ilçemizdeki cadde ve sokakların, yaya
kaldırımlarının araç park yerleri haline dönüştüğünü, bu yüzden hem
yayaların rahatsız olduğunu hem de araçların yolda gitmelerinin
mümkün olmadığını, çöplerin gelişigüzel döküldüğünü, bu yüzden
çevreye kötü kokuların yayıldığını dile getiren yazıları kaleme
almıştım.
Bu yazılardan sonrada bir çok okurumdan olumlu tepkiler aldım.
Ancak, kişiliğine çok güvendiğim, fikirlerine önem verdiğ im
yakın bir dostumu dinledikten sonra ona da hak vermedim değil.
Çok uzun süren sohbetimizi özetlersek şöyle dedi dostum.
Çok iyi, çok güzel yazıyorsun da, bazı şeyleri göremedin gibi
geliyor bana.
–Nedir göremediğim?
–Bir dakika. Anlatacağım.
–Anlat da biz de öğrenelim bakalım neyi doğru, neyi yanlış
yazmışız.
–Bak dostum. Fatsa‘nın düne göre epeyce büyüyüp geliştiğini
hep birlikte görüyoruz değil mi?
–Evet görüyoruz.
–Yani bir yerde köylerden ve farklı ilçelerden göç
almadık mı?
–Aldık.
–Peki sevgili dostum. Köylerde eskiden araç park
yerleri diye bir şey var mıydı?
–Yoktu.
–Çöp konteyneri diye bir şey var mıydı?
–Yoktu.
–Orada yaşayan hemşerilerimiz ne yapıyordu biliyor musun?
–Az çok biliyorum.
–Dur bir dakika dinle dostum dinle.
–Dinliyorum zaten.
–Oralarda her hangi bir kısıtlama, olmadığı gibi hatta
zabıta gibi bu işleri yola sokacak, yol yordam gösterecek bir
uygulamada olmadığı için yılların getirdiği bir alışkanlık var.
–Evet.
–Evet ki şu.
–Orada yaşayan hemşerilerimiz yerleştikleri ilçe
merkezinde de aynı sistemle yaşantılarını sürdürmeye
çalışıyorlar. Bu bir iki yılda olacak iş değil ki.
–Eeee….
–E‘si şu. Onları biz misafir olarak kabul ettiğimiz için ilçemizde
görevli zabıta ekipleri de, onlara hoşgörü ile yaklaşıyorlar. Bu
keşmekeşlik yüzden yaşanıyor. Senin de anlamadığın da zaten burası.
–Sevgili dostum. İyi güzel de, Fatsa bunu hakkediyor mu? Bir
yandan turizm sevdalısı olarak girişimlerde bulunuyoruz, bir yandan
da çöp alanına ve cadde ve sokakları yaya kaldırımları araç parkına
dönen ilçemize turistlerimizi davet ediyoruz.
–Ben hak ediyor demiyorum ki.
–Ne diyorsun peki?
–Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir.
–Valla sen öyle bir kanıya varabilirsin ama, Ben hala ümidimi
kaybetmiş değilim. Fatsa ve Fatsalılar her şeyin en iyisine layıktır ve
en iyi şekilde yönetilmelidir.
–Ben de öyle istiyorum ama benim elimden bir şey gelmiyor.
Sen yıllardır yazıp çiziyorsun, bir şey yapabildin mi?
–Valla en azından bu olumsuzlukları sorumluluk bilinciyle
gündeme getiriyorum. Gerisini sorumlular düşünsün.