KARAYOLLARI, KARA YOLA GİTSİN
“Dolunay Ölüm Kavşağı” nda meydana gelen kaza, tüm Fatsa’yı ziyadesiyle üzmüştür.
Açık söyleyeyim ki; kaza geçirenlerin köylüm ve akrabam olmaları beni ve benim durumumda olanları iki kat fazla üzmüştür.
Kazada yaşamını yitiren merhumeye Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim.
Kaza nasıl oldu? Hata kimdeydi?
Takdir edersiniz ki; işin bu kısmında değilim.
Hiç bir zaman da olmadım.
Zira yaya ve sürücü hatalarının varlığı, ölüm kavşağını masum kılmıyor.
Öteden beri bu kavşakta nice kazalar yaşandı.
Daha dün gibi... Fatsa Belediyesi Zabıta Amiri Cemal Beşik abimizin kızını uğurladık bu “uğursuz” kavşaktan...
Yeri gelmişken bu noktada hayatını kaybeden tüm insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
O dönemde Fatsalılar olarak şehir merkezinden olay yerine kadar yürüyüp, tepkimizi ortaya koyduk.
Zannettik ki; birileri sesimizi duyacak ve gereğini yapacak.
Dönemin kaymakamı da yanımızda olduğu için olsa gerek, umutlanmıştık aslında...
Tahmin edeceğiniz gibi o gün-bu gün hiç bir şey yapılmadı burası için...
Vatandaş, kendi aklınca bir yığın öneri getirdi.
“Işıklandırma yapılsın”
Yok.
“Dal-çık yapılsın”
Yok.
“Kavşak kapatılsın”
Yok.
“Kavşağa bir trafik memuru konulsun”
Yok.
Ona yok, buna yok...
Bunun anlamı şudur: “Boşuna beklemeyin. Hiç bir şey yapmayacağız. Yaya da, sürücü de buradan dikkatli geçsin. Kaza yapan olursa da yapacak bir şey yok. Mukadderat... Daha doğrusu; ölen ölsün, kalan sağlar bizim olsun”
Beni hoş görün...
Bu vurdumduymaz tavırdan, başka tür anlam çıkaramıyorum.
Vatandaş da, basın da yıllardır her kazadan sonra yetkililerimizin yanına varıyor.
Soruyorlar: “Bu işin sonu ne olacak?”
Aklımda kalan haliyle sorunun cevabı şu:
“Efendim; biz, bu konuyu karayollarıyla görüştük.”
“Eeee?!”
“Teknik olarak ışıklandırma yapmak mümkün değil... Ama diğer çözüm yolları üzerinde görüşmelerimiz devam ediyor.”
Yahu ne bitmez görüşmeymiş bu?
Yıllar geçiyor, biz can vermeye devam ediyoruz ama karayollarından hala bir ses yok.
Bir bürokrasi düşünün ki; yaşananları gördüğü halde henüz bir yerlerini kaldırıp da harekete geçemiyor.
Bu Karayolları, benim devletimin bir kurumu değil mi?
Bu siyasetçi, benim sorunumla ilgilenmek zorunda değil mi?
Ey siyasetçi, ey bürokrat! Yok yere ölen bu canlar, senin insanın değil mi?
Bu arada siyasilerimiz; Fatsa Çevre Yolu müjdesi verdiler.
Eyvallah! Önemli bir hizmet...
Lakin bu kadar büyük bir projeye enerji harcayan siyasilerimiz, ölüm kavşağı konusunda ne durumdalar?
Eğer kulağınızın üstüne yatmadıysanız, Allah rızası için bir şey söyleyin.
Ya da şunu mertçe açıklayın: “Arkadaş; ne yaptıysak Karayollarını harekete geçiremedik. Başınızın çaresine bakın.”
Eğer durum böyleyse, elbette başımızın çaresine bakarız.
Çocukken büyüklerimiz bize kızınca “Kara yola gidesice...” diye bağırırdı.
O zaman bu Fatsalı, bu sözü slogan yapıp, kanunlar çerçevesinde başının çaresine nasıl bakacağını tüm Türkiye’ye gösterir. Bundan emin olun.
Kara yola gidesiceler! HOŞÇAKALIN