ZAMAN
Zaman herşeyin ilacı mıdır? Patlayan bombaların, yıkılıp giden hayatların, yaşamdan umudunu kesen, yarının hayalini dahi kuramayan onca insanın ilacı mıdır zaman?
Zaman sadece unutmaya ve geride bırakmaya, kalbinde açılan her bir yarayı ayrı ayrı sarmaya yarayan bir yara bandı değil midir aslında. Bir gün ansızın herhangi bir yerde ortaya çıkıveren, bir renk, ses ya da kokuyla tüm bantların dökülüp, yaraların yeniden kanamaya başlaması kaçınılmaz değil midir? Aynı anda ve birdenbire tüm kabukların sökülüp, yeni bir zaman sargısına el uzatıp da bulamadığımız bir an, gelecektir ve belki de o an, çözmeden ve tüketmeden biriktirdiğimiz tüm acılar, daha güçlü gelecektir üzerimize.
Şimdilerde ülkemin insanı, zamanın ve unutuşun kitabını yazıyor hep birlikte. Herkes kendi dünyasında unutuyor yaşadıklarını. Herkes başka bir açıdan ve başka acılarla yoğrulurken, aslında ortak bir geçmişin ve geleceğin içinde öylesine ilerliyoruz. Geldiğimiz sokaklarla, gittiğimiz mekanlar aynı olsa da, sanki başka bir dönemeç bizi uzaklaştıracak buralardan duygusuyla sımsıkı kapanıyor yürekler.
Belki de acıdan nasırlaşmıştır onca yürek kimbilir, daha fazla kaldıramayıp yaşananları, kendi kendini imha etmiştir merhamet, vicdan ve sağduyu. Yanıbaşımızda olupta, çaresizce izlediğimiz hayatlar, kendi hayatlarımızın da bir gün aynı hezimetle sonuçlanacağını düşündüğümüzden belki de, hiç farketmemek ve böylece unutulmak en doğrusu geliyor çoğu insanın düşünen yanlarına.
İçindeyken farkedemediğimiz bunca trajik karmaşa, biraz dışarıdan bakmayı denediğimizde, ya da yıllar sonra bir gün geriye dönüp bakma şansı bulduğumuzda, nasıl olduğunu hiç çözemeyeceğimiz bir direnç ve görünmezlik zırhının etrafımızı kat be kat sarmış olduğunu farkettirecektir bizlere.
Yazmanın, düşünmenin, hayal etmenin, insanca tepkilerin, bir bir hayatımızdan çıkarıldığı ve aynı insanın milyonlarca kopyasının birbirine dönüştürüldüğü, gerçek değil de sanal bir gerçeklikle, başetmeye çalıştığımız bir evrenin uzantıları olduğumuzu, apaçık görebileceğiz belki de…
Yanıbaşımızda insanların biranda yokolup, ertesi gün onları sormayı bile bıraktığımız ve nereye gittiğini dahi unuttuğumuz, sanki koca bir deliğin gelip te insanları içine çektiği bir evrenin anlam arayışından uzak bireyleri olduğumuzu farkedeceğiz.
İşte o zaman bu unutuşun kitabı gerçekten yazılacak, işte o zaman hayatımız tamamlanacak. Zaman işte o n yaraları saracak…