HAKKIMI HELAL ETMİYORUM
Anne ve babamın kaybı dışında dün akşam ikinci kez ağladım. 1999 yılında tek çocuğum, kızım İstanbul’da okul yokmuş gibi ODTÜ sini kazanmıştı. Okula kaydını yaptırdık. Okula gidiş-gelişin en kolay olduğu yerden bir özel yurt bulduk. Emekli öğretmen yurt sahibi ile saatlerce görüşüp eşyalarını yerleştirdik. Bizim için dizimizin dibinden hiç ayırmadığımız, ana kuzusu kabul ettiğimiz kızımızı ilk defa kilometrelerce uzakta, Ankara’da bırakarak İstanbul’a dönüyorduk. Gece karanlık olmuştu. Arabanın içinde ışık yakmadığımız taktirde eşimle birbirimizi göremiyorduk. Eşim sesli ve hıçkırarak kuzumuzu bırakmanın acısını ağlayarak dile getiriyordu. Ben ise ‘’erkekler ağlamaz!’’ sözünün verdiği baskı ile sesimi çıkaramıyordum. Ama Ankara çıkışı akmaya başlayan gözyaşlarım İstanbul’a kadar devam etti. Yukarda değindiğim gibi anne ve babamın ölümleri dışında, 17 yıl sonra dün akşam haberleri dinlerken Zonguldak’taki törende şehidimiz Vefa Karakurdu’nun kızı Duru’nun ‘’babam neden bu kutunun içinde?’’ diyerek akıttığı gözyaşlarını görünce aynı şekilde göz yaşlarıma hakim olamadım. Eşim de aynı şekilde hıçkırarak, gözyaşlarına hakim olamadı. Yemek masasından kalkmak zorunda kaldık.
Tüm ülkeyi yasa boğan bu hainleri tüm duyarlı vatandaşlar gibi ben de şiddetle ve nefretle kınıyorum. Bu hainliği yapanların iki ayaklı olma özelliği dışında insanla ortak hiçbir özeliğinin olmadığını da söylemek istiyorum.
Ancak:
Bunların bu kadar densizce hareket etmesine fırsat veren, Adana, Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerde toplu kıyımlar yapmasında ihmali olanlara da hakkımı helal etmiyorum.
Barış süreci adı altında bu kıyımların alt yapısının oluşturmasında, daha önce de yazdığım gibi sınırlara seyyar çadır mahkemeleri kurularak sen pişman olmuşsundur biz seni affettik diyerek halkın içine girmelerine fırsat verenlere de hakkımı helal etmiyorum.
Bunca yaptıklarına karşın bir kez bile çıkıp bunları kınıyorum diyemeyenlere de hakkımı helal etmiyorum.
Yurt dışından silah, lojistik destek vererek ülkemizde yüzlerce Duru Kızlar oluşmasına fırsat verenlere de hakkımı helal etmiyorum.
Dahası; 05 Haziran ile 01 Kasım 2015 arasında geçen süre içinde istikrar, istikrar diye borazancıbaşı gibi bağırarak sokaklarda dolaşanlara da hakkımı helal etmiyorum.
Daha fazla sayıp sıralamak istemiyorum. Çünkü yazdıkça geriliyor ve tansiyonumun yükseldiğini hissediyorum. Sonuç olarak ülkemizin geleceğinin iyi düşünenlerin düşünceleri doğrultusunda aydınlık günler olmasını diliyor ve bekliyorum.