ŞAŞIRMAYAN TOPLUM
Herkesin herşeyi bildiği, ya da bildiğini sandığı bir ülkede, aslında insanlar hiçbirşey bilmediğini farkederlerse ne olur? Ya da, aslında doğru olduğunu sandıkları şeyin, bir anda yanlışın daha ötesinde bir kavramın içinde yer aldığını hissederse insanlar, nasıl bir anlayışın içinde sürüklenirler...
Yaşadığımız coğrafyada son zamanlarda olanlar tam da bu. Sürüklenmek. Nereye doğru olduğunu bilmeden ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeden sürüklenmek. Düşünmeden, taşınmadan, ölçmeden, tartmadan.
Ve şaşırmadan. Sanırım en tehlikeli olan da bu. Şaşırma yeteneğini kaybetmiş insanlar topluluğu. Başka bir toplumda, insanların hayretler içinde kalacağı olaylar, bizlerin nezdinde sıradan bir günün, sıradan bir haberi oluyıor artık.
Hamile bir kadın parkta spor yaptığı için, ya da başka bir sebeple güpegündüz dövülüyor, üzerim kapalıydı diyor kendini savunmak için, şaırmıyoruz; belki de ne işin vardı sokakta spor yapıyorsun diye düşünenler çıkıyor. Başka bir kadın, otobüste adaba aykırı giyindiği için tekmeleniyor, saldırgan bir içeri alınıyor, bir serbest kalıyor, siyasiler bari mırıldansaydın be adam diyor, şaşırmıyoruz.
Eğitim camiasından bir adam çıkıyor, kadınların işe gitmek için evden süslenip, püslenip çıkması, erkekleri tahriktir diyor, şaşırmıyoruz. Kadın kocasının telefonlarına bakmadığı için, adam eve gelince, kıskançlık cinayetine kurban gidiyor, şaşırmıyoruz.
Memleketin %80’i borç içinde, siyasiler çıkıyor, elinizdeki dövizleri bozdurun, yastık altın adolar atmayın diyor, şaırmıyoruz. Hatta sormuyoruz bile, bizim hangi yastığın altında paramız var, önce siz ekonomiyi neden bu hale getirdiğinizi bir açıklayın, ya da düzeltmenin başka yollarını bulun demiyor da, var gücüyle kampanyalar düzenliyor.
Sahi siz neden, memleketin tüm kaynaklarını yabancı sermayeye yok pahasına sattınız, elimizde bize ait olan tohum bile kalmadı, ne kadar tarım ürünü varsa dışarıdan alır hale geldik, suyumuz, madenimiz bile kiralanmış, geçtiğimiz köprünün, hatta geçmediğimiz köprünün bedelini bile dolar üzerinden borçlandık diyen bir kimse çıkmıyor da, ne olacak bu doların hali deyip, ellerindeki 20-30 dolarları bozdurma yarışına giriyor.
Şaşırmak kelimesi, lugatımızdan çıkalı, her gün başka bir alemde, her gün başka bir aksiyon içinde, sürüklenip gidiyoruz, adaptasyon yeteneğimiz hat safhada. Bizi hangi ülkenin, hangi kara, ya da su parçasına koyarsanız koyun, ayakta kalmanın bir yolunu buluruz vesselam. Boşuna Dominik Cumhuriyetine gidip de Sürvivor yarışmaları düzenlemenin bir alemi yok. Ülkemin her karış toprağı, her nefes alan canlısı bir Sürvivor’dır bu alemde.