İĞNE VE ÇUVALDIZ
Adana mitingini canlı yayından veya akşam haberlerinden izlemedim. Sonradan gazetelerden takip ettiğim kadarı ile Nazlı Ilıcak, Mehmet ve Ahmet Altan kardeşlerin isimlerinin anons edilerek katılımcılara alkışlatıldığı gibi bir talihsizlik yaşandığını algıladım. Eğer doğru ise asla katılmadığımı vurgulamak isterim.
Haksızlığa uğrayan gazetecilerin her zaman yanındayız. Herkesin de haksızlığa uğrayanların yanında olmasını isterim. Nitekim geçen yıl şubat ayında sevgililer gününde herkes eşi ile kutlamaya giderken ben haksızlığa uğradığına inandığım Cumhuriyet gazetesi yazı işleri Müdürü Sayın Can Dündar ile Ankara temsilcisi Sayın Erdem Gül’ü ziyarete gitmiştim. Bugün yine aynı ortam olsa (ki asla temenni etmem!) yine giderim. Genel manada haksızlığa uğrayan basın mensupları elbette savunulmalıdır.
Ancak: Söz konusu Nazlı Ilıcak olunca işler değişir. Çünkü Nazlı Ilıcak bugün için haksızdır veya değildir. Bunu ilerleyen günlerde yargı tespit edecektir. Ancak ülkenin bugünkü günlere gelmesinde Sayın Ilıcak’ın hiç mi katkısı yoktur? Refah Partisi milletvekili olduğu günlerde ülkenin geleceğini değiştirecek kalkışmayı Sayın Merve Kavakçı’yı başörtüsü ile milletvekili sıralarına taşırken yapmıştır. Burada amaç aslında inanç özgürlüğü değil Ulu Önder Atatürk’ün ilkelerine isyan bayrağı açmak değimliydi? İşte 15-16 yıl sonra o günlerden bugünlere gelinmiştir.
Rahmetli Yarbay Ali Tatar, yine rahmetli olan sevgili dostum Prof. Dr. Uçkun Geray gibi değerlerin hayatı ile ödediği, bugün TBMM sinde CHP milletvekili olarak hizmet veren Sayın Mustafa Balbay, Sayın Tuncay Özkan ve Sayın Dursun Çiçek gibi demokrat insanlara kurulan kumpas sonucu hayatlarının belli bir dönemini acı içinde geçirirken bu kumpastan aldığı zevki gazete köşelerinde keyifle anlatanların ismen zikredilerek alkışlatılmasını da kabul edemiyorum. Haksızlığa uğrayanların yanında olmayı onayladığımı yinelemek istiyorum. Ama hak etmeyenlerin de ödüllendirilmesine taraftar değilim.
Şimdi gelelim başlık konusuna: Benim anlayışımda kabullenemediğim bir yanlış varsa önce iğneyi kendime denerim ki başkasına çuvaldız vurabileyim. Yanlışı yapan benim başkanım da olsa dile getirmekten çekinmediğimi vurgulamak istedim.