SEYİT TORUN
Geçtiğimiz hafta sonu CHP Genel Başkan Yardımcısı, Ordu Milletvekili Seyit Torun’un, düzenlediği basın toplantısına katıldım. Toplantıda yaptığı konuşma son günlerde hepimizin üzerinde hassasiyetle durduğu “Anayasada uzlaşma, fındık ve istismar” üzerineydi.
Kahvaltı öncesi kısa bir sohbet yaptığımız Seyit Torun, adeta Ordu aşığı olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Torun’u görüp,” Hoş geldin” demek için masamıza gelenlerle yaptığı sohbetler bile hemşehrilerine ne kadar değer verdiğinin en güzel göstergesidir.
İnsanlarla sıcak ve samimi iletişim kurmak herkese nasip olmuyor. Hem siyasetçi olacaksın, hem alçak gönüllü hem de karşı görüşteki kişilerle sıcak ilişkiler içerisinde...
İşte Seyit Torun’un en güzel özelliklerinden bir tanesi de bu.
İşte bu özellikleri sayesinde kendisine duyulan sevgi neticesinde 2 dönem Ordu Belediye Başkanlığı, CHP Milletvekilliği ve CHP Genel Başkan yardımcılığına kadar gelmiş.
Kibarlığını, beyefendiliğini, topluma karşı olan sorumluluğunu hal ve hareketleriyle her yerde bellli eden Torun, konuşmasına başlamadan önce de son günlerde gündemde olan ve son olarak meclisten geri çekilen cinsel istismar tasarısı hakkında, “Böyle bir konuyu gündeme getirip konuşma yaptığım için, sizlerden çok çok özür diliyorum. Adını bile anmak istemediğim bir olay meclise getirebilir mi?” diyerek konuşmaya başlaması kibarlığının, efendiliğinin apaçık bir göstergesidir.
İyi ki, böyle bir düşünceye, böyle bir kişiliğe sahip milletvekillerimiz var da kendimizi güvende hissediyoruz. Yoksa vay halimize...
Teşekkürler sayın Torun. Yapacak daha çok işlerinizin olduğunu düşünüyorum.
Artık günümüzün büyük bir bölümü, belediye ile olan şikayetleri dinlemekle geçiyor.
Çöpten, araçların uygunsuz yerlere park etmesinden tutun da, yolların delik deşik olmasına kadar binlerce şikayet.
“Yazdık, çizdik, daha ne yapalım?” demeye kalmadan bir o kadar daha yüzlerce olumsuz eleştiri...
Büyükşehir olduk, biraz daha büyük düşünürüz, sorunlarımızı daha çabuk çözeriz derken eski halimizi mumla arar duruma geldik. “Neden Büyükşehir olduk? Olduk da ne değişti? Eskiden daha iyiydik. “ diyenlerin gün geçtikçe çoğaldığını gözlemekteyiz.
Hükümet tarafından yeni yatırımlarda olmadığı için Başbakan Yardımcımız Ordu Milletvekilimiz Prof. Dr. Numan Kurtulmuş dahi ziyaretlerinde günlerini Ünye, Kumru, Korgan ve Ordu’da geçiriyor. Bu da demek oluyor ki, ilçede bir yatırım olmadığı gibi herhangi bir etkinlik de yok. Gelip de ne yapacak ki? Asker arkadaşı da yok ki, gidip yanına askerlik anılarını anlatıp hoşça vakit geçirsinler.
Belediye ile ilgili şikayetler söz konusu olunca “Biz görevimizi yazmak suretiyle yapmaya çalışıyoruz.” diye cevaplıyoruz. “Fatsa Belediyemiz sizlere yardımcı olmuyorsa Ordu Büyükşehire söyleyin” diye de yönlendirmeye çalışıyoruz. “Orası da bize yardımcı olmuyor” cevabını alınca da, yapılacak iş Samsun Büyükşehir Belediyesinden yardım istemektir. Çünki, İslam Dini paylaşma ve yardımlaşmaya akrabalardan ve yakın çevreden başlamayı öğütler. Kur’an-ı Kerim’de Allah-ı Teâla “…Anaya, babaya, akrabâya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve mâliki bulunduğunuz kimselere ihsân ile muâmele edin, iyi davranın…” (en-Nisâ, 36) buyurmaktadır. İnsanların en fazla muhatap olduğu kişiler komşularıdır. Peygamber efendimiz (sav)’de komşu haklarına son derece önem verir. Bir hadisinde şöyle buyurur. “Cebrâîl bana, dâimâ komşu hakkını tavsiye ederdi. Öyle ki, ben komşuları birbirine mîrasçı kılacak zannetmiştim!” (Buhârî, Edeb, 28 buyurmuştur.)
Yine Ebu Zer (ra) dan rivayet edilen bir başka hadiste Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: «Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy. Sonra da komşularını gözden geçir ve gerekli gördüklerine güzel bir şekilde ikrâm et!»” (Müslim, Birr, 143) buyurmuştur. Bu hadis ile Peygamber Efendimiz (sav) herkesin şartları ölçüsünde komşusuna yardım etmesini tavsiye eder. Bu nedenle,” Şartlarım zor, imkanım az” gibi mazeretler komşuya yardım etmeme ve ona seyirci kalma hususunda geçerli bir mazeret değildir. Herkes komşusunu takip etmeli, kendi imkanları ölçüsünde yardımda bulunmalıdır. Komşunun hak ve hukukun çokluğundan dolayıdır ki, Peygamber Efendimiz (sav) bu hakkı yerine getirmeyen ve korumayan kişilerin imani ve vicdani sorumluluğunu yerine getirmediklerini bu hadisle dile getirmiştir. “Komşusu açken tok yatan kimse bizden değildir.” (Hâkim, II, 15; Heysemî, VIII, 167)
Onun için diyorum ki, komşu ilimiz Samsun Büyükşehir Belediyesinin acilen bizim dertlerimize, sıkıntılarımıza çözüm bulmasını bekliyoruz.
Yoksa, “Yeşil Fatsa” olarak adlandırdığımız o güzel, o şirin ilçemiz tanınmaz bir hale gelmiş elden gidiyor..
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’dan komşu belediye başkanımız olarak yardımlarını esirgemeyeceği umudunu taşıyorum.
İnşallah bu sesimize kulak verir...
Açılım süreci içerisinde, ”Akil adam” sıfatıyla yaptığı çalışmalardan dolayı belli bir kesim tarafından eleştirilen İnanır’ın bir tek düşüncesi var; o da kan dökülmesin, şehitlerimiz olmasın. Annelerin, babaların göz yaşları dinsin. Cennet vatanımızda beraberce kardeşce yaşayalım.
Hepimizin ortak düşüncesi bu değil mi?
İnşallah terör belasından bir an önce kurtulalım da her köşesi cennet olan vatanımızda huzur içerisinde yaşayalım.