EY ÜRETİCİ SIZLANMAYI BIRAK...
Fındıkta olup bitenlere ne denmesi gerektiğini henüz kestirebilmiş değilim.
Mesela şunlardan birini seçebilirsiniz:
“Rezalet, skandal, şok gelişme, fındıkta talan... vs.”
Adına ne dersek diyelim...
Ne zaman ki; üretici Fiskobirlik’ini kaybetti, kara dönem başladı.
Dolar yükseliyor ama fındık yerinde sayıyor.
Rekolte düşük ama fındık yerinde sayıyor.
Girdi maliyetleri arttı ama fındık yerinde sayıyor.
Ziraat Odaları üretici lehinde sık sık açıklamalar yapıyor.
Ama fındık yerinde sayıyor.
Üretici yetkililere seslenerek “Fındığımıza sahip çıkın” diye feryat ediyor:
Ama aynı fındık yerinde sayıyor.
Fındık bölgesi itibariyle Ankara’da üreticiyi temsil eden yaklaşık seksen milletvekili var.
Ama hem onlar hem de fındık yerinde sayıyor.
Mehter Marşı’nda bile iki ileri bir geri vardır.
Ama fındıkta ağır aksak da olsa ilerleyen hiç bir şey yok.
Sizin anlayacağınız fındık yerinde sayıyor.
Geçenlerde bir üretici şöyle diyordu:
“Devlet bana dönüm parası, gübre, mazot vs. desteği vermesin. Ürünümü sattığımda hakkımı alayım yeter.”
Gerçekten de üretici, dosya hazırlamakla perişan olmak istemiyor.
Gerçekten de üretici, çeşitli kalemlerde destek alarak “dilenci” durumuna düşmek istemiyor.
Bana kalırsa üretici Fiskobirlik dönemindeki onurunun iadesini istiyor.
Çarşıya pazara çıktığında başı dik gezmek istiyor.
Üreticinin devlete ve hükümetlere muhtaç hale getirilmesi hiç bir çağdaş yönetim anlayışına ve hiç bir ahlaki ölçüte sığmıyor.
Üreticinin bu duruma düşürülmesi kimin, ne haddine?
Kimse darılmasın, gücenmesin ama üreticide de kabahat var.
Fiskobirlik elinden alındığında sen “koskoca fındık üreticisi” olarak Türkiye’yi ayağa kaldırmalıydın.
Demokratik yollarla bitip tükenmek bilmeyen bir mücadelenin içine girmeliydin.
O dönemin siyasi konjonktürüne kurban gitmemeliydin.
Oy verdiğin siyasi partiye karşı tepki veremeyeceğini, bunun doğru olmayacağını sana kim söyledi?
“Fiskobirlik doğru yönetilmiyor.” masalına seni kim inandırdı?
Doğru yönetilmiyorsa, doğru yöneten birilerini bulup kurumun başına getirmek çok mu zordu?
Bu gün doğru yönetilemeyen bazı devlet kurumları, “yönetilemiyor” gerekçeyle ortadan kaldırılıyor mu?
Ama birileri Fiskobirlik’i senin başına yıkarken gıkın bile çıkmadı.
Üç beş lafa kanıp tepkisiz kaldığında eline ne geçti?
İktidar partisine oy verdin diye senin fındığın CHP’lisinden, MHP’lisinden daha mı fazla değer gördü?
Şu an diğer partililerle aynı kaderi yaşamıyor musun?
Siyasi görüş ve duruşları ne olursa olsun, aynı kaderi yaşayanların aynı amaç uğrunda mücadele vermesi gerekmez mi?
Demokratik bir ülkede özgür iradenle istediğin yere oy verebilirsin.
Bu noktada siyasi bir polemik çıksın istemem.
Çünkü hiç bir işe yaramaz.
Asıl mesele; üretici olarak topyekun yaşadığımız mağduriyettir.
Ve asıl mesele; bütün üreticinin demokratik ve etkili tepkiler vererek bu sorunun aşılacağı gerçeğidir.
Darbe girişiminde meydanlara dökülen sen, “elinden ekmeğin alınırken de” benzer tepkileri vermeliydin.
Soğuk bir cümleyle bitireyim:
Tekpisiz kalmaya devam edeceksen, bari feryat etmeyi ve sızlanmayı bırak. HOŞÇAKALIN.