HEP PARDON MU DİYECEĞİZ?
Toplum olarak neden böyleyiz anlayamıyorum. Sporda günlük düşünüyoruz. Dünyaca ünlü spor kulüplerimizin borcu milyar Aurolarla konuşuluyor. Bu savrukluklar yüzünden Avrupa arenalarına katılamıyoruz. Trafikte günlük düşünüyoruz. Bir hamle yapıyoruz. Sadece bir veya birkaç günlük rahatlama ya oluyor, ya da olmuyor. Dünyanın masrafı yapılarak 3. köprü yapılıyor. Trafikte rahatlama beklerken, Mahmut Bey gişelerin olduğu bölgede ortalık karma karışık oluyor. Faydasını göremiyoruz. Olağanüstü Hal ilan ediyoruz. Anayasanın tarifine uyamıyoruz. Sözüm O’na OHAL in verdiği yetki ile çıkan KHK ların OHAL ile ilgisini kuramıyoruz.
Darbe girişimi ile karşılaşıyoruz. Yapanları cezalandırılmak yerine, darbeyi bahane ederek cezaevlerini darbecilerle doldurabilmek için hırsızı, dolandırıcıyı sokağa salıyoruz. Cezaevinden çıktığı gün yeniden hırsızlıktan yakalanan bir kişi:
‘’.. Evet çaldım. Girip çıkıp yine çalacağım.’’ Diye meydan okuyor. Darbeci diye doldurduklarımızın içinde ise yüzlerce, binlerce masum insanların varlığı söylemleri ile karşılaşıyoruz.
Eski emniyet genel müdürü, eski vali, eski içişleri bakanı çıkıyor: ‘’Solcuları yanlış tanımışız. TKP liler hayatında eline bıçak almamış, düzgün fikir adamları, kabul etmek lazım.’’ Diyor. Pardon demeye getiriyor. 2007 seçimleri ile ilgili yine hata yaptığını kabul ediyor. Bir pardon da oradan ekliyor.
Ergenekon, Balyoz vs. gibi davalarla ilgili olarak, dönemin başbakanı, günümüz Cumhurbaşkanı çıkıp: ‘’Ben bu davaların savcısıyım, biz savaşa başında bu insanların bulunduğu ordu ile mi gideceğiz?’’ diyor. Bugün ise: ‘’Pardon hata yapmışız. Zarar verdiğimiz bu insanlar ve Allahım bizi affetsin.’’ Diyor.
Eski TBMM başkanı, eski başbakan yardımcısı, kendi ifadesi ile özgül ağırlığı olan Sayın bakanımız kendisi ile ilgili bir suikast için yapıldığı günlerde mağdur politikası izlerken bugün : ‘’Pardon, beni de kullanmışlar’’ diyebiliyor.
Hep ‘Pardon’ diyoruz.
Adalet Bakanı çıkıyor: ‘’ FETÖ nedeniyle yanlış tutuklanıp zarara uğrayan yoktur. Öyle şey mi olur?’’ diyemiyor. ‘’Pardon, yanlışlık olabilir. Zarara uğrayanlar varsa biz Onların zararını karşılarız.’’ Anlamında ifadeler kullanıyor.
Yeter! Artık yeter! Ben yaptığı her hatadan sonra PARDON diyen, siyasi taraf olmanın altında ezilen, duygusal ve günlük düşünen yöneticiler değil, soğukkanlı, objektif, geleceği gören, tarafsız yöneticiler istiyorum.