MADAM GİBİ ÖLMEK

Av. Nur Hilal GÜNDÜZ

nurhilalgunduz@gunesgazetesi.net
Facebook'ta Paylaş

                   Bu ülkenin siyasileri artık kadın cinsiyeti üzerinden söylemlerini bıraksınlar da biran önce bu ülkedeki ölümlerin önüne geçsinler. Ülkemin insanları kadın, erkek, çoluk, çocuk demeden her gün ayrı bir şehrinde feryatlar yükseliyor. Kimi hain bir saldırıda, kimi bir bombalı tuzakta, kimi de evladının acısıyla defalarca ölüyor.
                 Bu ülkede kadınlar sokaklarda bıçaklanıyor, çocuklarının önünde eski eşleri tarafından silahla, yumrukla toprağın üzerinde bir surete dönüşüveriyor. Geride soluk ve çaresiz yaşamlar bırakarak, acı bir hatıra halini alıyor.
                  Yaşam ağır geçiyor bu ülkede, kadınların ağıtları yakıyor yürekleri, şehirler dolusu hüzün, şehirler dolusu gözyaşı dinmek bilmiyor da, bir yandan da ölümün yüceltildiği, yaşamın yadsındığı bir coğrafyanın insanları dolduruyor sokakları.
                  Adam gibi ölmenin değil, insan gibi yaşamanın çaresi bulunamıyor da bir türlü, yaşarken yadsınan insan bedenleri; ölürken de ayrımcılığa uğruyor. İnsan olmanın ve insani değerlerin yüceltildiği bir coğrafyanın umut dolu fertleri olmaktansa; ölümle varolmanın, ölme biçimiyle şan ve şeref bulmanın yolları anlatılıyor insanlara.
                     Adamlığın yaşarken kazanılan erdemlerde; yaşatmakta, varetmekte, üretmekte, ahlakta, dürüstlükte, vicdanda varolan bir sıfat olduğu değil de, ölmek ve öldürmekle kazanılan bir sıfat olduğu vurgulanıyor her bir ortamda fütursuzca. Üstüne üstlük kadın olmanın bir de yabancılaştırarak, ya da yabancı olanı daha da dışlayarak, korkak, cesaretsiz, acınası bir cins olduğu vurgulanarak yapılıyor tüm bu yakıştırmalar.
                  Kadını yaşamda ve ölme biçiminde kendinden aşağıda gören bu zihniyetin, yaşamı insana yakışır bir gerçeklikte algılaması ve yaşamı yücelten bir duruş sergilemesi mümkün değildir.
            Bu zihniyetin kadına şiddeti engellemesi, kadını her türlü yaşam biçiminde ona saygı duyarak ve onun tercihleriyle biçimlendirmesi mümkün değildir. Bu düşünce biçimi kadını ancak korunulan, kollanılan bir insan bedeni olarak gören ve kadın bu koruma ve kollama eyleminden hazetmediği anda da, kendinde her türlü güç kullanımını meşru gören zihniyettir.
                          Öyleyse siz, artık insan gibi yaşamanın yollarını bulma vaktinin geldiğini çoktan anlamalı ve kadının gücünü ve cesaretini asla yadsımamalısınız.