OHAL ÜZERİNE
Osmanlı döneminde padişahın savruk harcamalarına dayanamayan hazine boşalmış, ek gelir elde etme gereksinimi duyulmuş. Nereden gelir elde edilebilir diye düşünülürken İstanbul’daki Galata Köprüsü akla gelmiş. Padişah Hazretleri emir buyurmuş: Galata Köprüsünün Karaköy ayağına muhafızlar konulmuş ve köprüden geçenden vergi alınmaya başlamış. Etkili olmuş bu sistem. Padişah Hazretleri, Sadrazamı gönderip durumu kontrol ettirmiş, bakmışlar hiç kimse sesini çıkarmıyor, bir muhafız da köprü çıkışına koymuşlar. Köprünün Karaköy girişinde bir vergi, Eminönü çıkışında ikinci vergi ödemesi bir süre devam ettikten sonra, Padişah Hazretleri yenden kontrol için Sadrazam Efendiyi göndermiş, bakmışlar asayiş berkemal, gelir güzel, köprünün tam orta yerine üçüncü muhafız ve vergi memurunu yerleştirmişler. Bir süre sonra Padişah Hazretleri yeniden Sadrazam Efendiyi kontrol için göndermiş. Sadrazam Efendi köprünün bir noktasına daha vergici koyma teklifi ile dönmüş. Çünkü demiş; ‘’İnsanlar çok mutlular. Karaköy’den Eminönü’ne geçenler horon teperek, göbek atıyorlar, öyleyse neden devam etmeyelim ki’’ demiş. Padişah Hazretleri kükremiş: ‘Desene insanlar üşüttü. Durum kontroldan çıktı. Köprü üzerindeki tüm vergi memurlarını kaldırın!’
Neden bu hikaye?
Anayasamızın 119. maddesinden başlayan Olağan Üstü Hal düzenlemesi var. Yani Yargıtay Başkanımızın da daha önce belirttiği gibi Olağan Üstü Hal Anayasal bir sistemdir. Anayasamızın 119 ve 120. maddeleri hangi hallerde ve ne şartlar altında çıkarıldığını açıklamıştır. Yine Anayasamızın 121. maddesi de: ‘Olağanüstü Hallerle İlgili Düzenleme’ başlığını taşımaktadır. Hatta bu maddenin içinde yine Anayasamızın 15. maddesine atıfta bulunulmaktadır. Bugün bu kurallara uymak yerine OHAL in verdiği yetkiden yararlanılarak adeta muhaliflerin tasfiyesi, rejimin değişikliği gibi dayanılmaz ve tahammül edilemez kararlar alınmaktadır. En son karar; Ankara Valiliğinin 30 Kasıma kadar her türlü yürüyüşü yasaklama kararıdır. Darbenin yapıldığı, insanların can güvenliğini korumanın en gerektiği gece herkesi sokağa çağıracaksın, arkasından günlerce ülkenin tüm şehirlerinde sadece gündüzleri değil geceleri sabaha kadar nöbet tutanlara teşekkür mesajları atacaksın, Cumhuriyet Bayramı ve 10 Kasım Atatürk’ü anma gününü de içine alan tarihlerde her türlü yürüyüşü yasaklayacaksın. İşte bu karar Eminönü Meydanında insanlara göbek attırır. Ne tekim de başta CHP olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu kendisini padişah sananların aldığı bu karara uymayarak Ankara’da yürüyüş yapacaklarını açıkladılar. Şimdi daha mı iyi olacak.
Şimdi gönül arzu etmez ama, Cumhuriyet Bayramı günü istenmeyen bir durumla karşılaşıldığı takdirde bunun faturası yine ev sahibine çıkarılacak, hırsızın hiç mi suçu yok sorusu yine sorulacaktır. Yenikapı ruhunun nane ruhuna çevrildiğinde olduğu gibi…