SERCAN ÖKLÜK'E BORÇLUYUZ...
Adı konulmamış bir savaş sürecinde fidan gibi evladımız Sercan Öklük’ü şehit verdik.
Bu kez ateş, Fatsa’ya ve ailesine düştü.
Özellikle ailesine ve onu sevenlere ne kadar sabır dilesek, bir daha geri gelmeyecek.
Bundan böyle ebedi istirahatgahında huzur içinde uyuyacak.
Biz rahat ve huzurlu yaşayalım diye kendi rahatından ve konforundan canı pahasına fedakarlık etti.
Şehit mertebesine yükseldi.
Dolaysıyla Sercan’a borçluyuz.
Tıpkı bütün şehitlerimize olduğu gibi...
Söylemesi bile zor ama bundan böyle taze fidanlarımızı yine şehit vermemiz kuvvetle muhtemel...
Kısacası bütün şehitlerimize borçluyuz.
Secan’ın adı bir şekilde yaşatılmalı...
Bir sokağa, bir caddeye, bir üst geçide, bir okula ya da aklıma gelmeyen her hangi bir yere onun adı verilmelidir.
Onun ruhunu rahat ettirmek için ailesine karşı maddi-manevi ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıdır.
Ailesine karşı samimiyetten uzak politik ve geçici yaklaşımlardan uzak kalınmalıdır.
Ne yapılacaksa ve ne gerekiyorsa harfiyyen yapılmalıdır.
Bitmedi elbette...
Özellikle bütün Fatsa ve Ordu halkı Sercan için dualarını eksik etmemelidir.
Bu anlamda yetkililerin, samimi ve pratik bir tavır sergilemesini beklemek en doğal hakkımız...
Gazete yazılarında ve tv’lerdeki açık oturumlarda şu an ülkemizin içinde bulunduğu durum uzun uzun tahlil edilmekte...
Aslında bu konuyu saatlerce konuşmanın hiç bir anlamı yok.
Tablo, çok nettir.
Doymak bilmeyen küresel canavarlar, dünyayı yedikleri halde henüz tatmin olmuş değildir.
Ve ülkemizi gözlerine kestirmiştir.
Kendi canları tatlı olduğu için de, açıkça karşımıza çıkamamakta ve maşalarını üzerimize salmaktadır.
Elbette yanılgı içindeler ve elbette başaramayacaklar.
Bu ifadeyi, laf olsun diye kullanmıyorum.
Kuzey Afrika ülkelerinden başlayarak, Ortadoğu’daki birçok ülkeyi pasifize eden malum çevreler, nasıl bir kayaya çarptıklarının farkında değiller.
Çünkü bu güne kadar çeşitli yöntemlerle başına çorap ördükleri hiç bir ülkede “millet” kavramının geçerli akçe olduğunu göremezsiniz.
Silindir gibi ezip geçtikleri ülkelerde daha çok mezhebe, aşirete, saltanata, aile yönetimine, dini bağnazlığa ya da etnik kökene dayalı sosyal katmanlardan başka birşey bulamazsınız.
Son dönemlerde bazı çevreler telaffuz etmekte “korkaklık” gösterse de biz Türk Milletiyiz.
Ve tarih göstermiştir ki; hemen her fırsatta azgınlık gösteren haçlı zihniyetli batılı sırtlanlara yine bu millet haddini bildirmiştir.
Soyundan sopundan utanç duymayanların, yaşanan bu kara tablodan korkmaması gerekir.
Hiç bir zaman celladına aşık olan bir millet olmadık.
Aramızda celladına aşık olan varsa da, onları “soysuzlar” sınıfına almakta zerre tereddüt etmeyiz.
Elbette canımz yanacak...
Elbette ciğerimiz dağlanacak..
Zira çok iyi biliyoruz ki; Anadolu topraklarında tutunmak ve yeşermek, tarihin her döneminde ziyadesiyle zor olmuştur.
Zora talip olduğumuza göre...
Sercanları şehit versek de, daha nice Sercanlarmilli duygularla yine davullu zurnalı, coşku ve neşe içinde vatani görevlerine koşacaktır.
O Sercanlar, bu vatanı canından aziz bildi çünkü...
Bundan böyle Sercan Öklük; hem bağrımızda bir acı, hem de yüreğimizde bir gururdur.
Şehit verdiğimiz nice Sercanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun.