NERDEN NEREYE?
Aslında bu tür yazıları ders yılı başlarında yazmayı tercih ederim. Ancak dün akşam tesadüfen bir milletvekili ve öğretim üyesi arkadaşımla yemekte sohbet sırasında öğrendim. Üzerinden zaman geçince unutacağımdan korktuğum için hemen paylaşmak istedim. Gençlerimize örnek olacağını düşündüğüm ve dikkatimi çektiği için paylaşmak istedim. Üstelik siyasetten de uzak bir hafta geçirmiş oluruz diye düşündüm.
Yozgat ilinin bir köyünde ilkokulu bitirdikten sonra şehre ortaokula başlar. Biri hariç bütün öğretmenleri kekeme olduğu için okuyamayacağı gerekçesi ile okuldan çıkarmayı, boşuna zaman kaybetmemesini savunurlar. Ancak bir kadın öğretmen bu kekemeliğin köyden şehre yeni inmesi nedeniyle, sıkılganlıktan, kendini ezik hissetmeden kaynaklandığını, yoksa bu çocuğun kekeme olmadığını, kendisine şans verilmesini ister. Israr eden bu kadın öğretmen hatırına bir hafta daha süre verirler. Kadın öğretmen bu bir hafta içinde şehirde yetişen çocuklarla arasında bir fark olmadığını, kendisinin de pek ala ve rahatlıkla konuşması gerektiğini işleyerek bir hafta boyunca telkinde bulunur, motive eder. Bir hafta sonra okuldan atılmasını isteyen öğretmenler kekelemeden konuştuğunu görünce geri adım atarlar. Ortaokulu, liseyi ve üniversiteyi hep birinci olarak bitirir. MEF te çalışmaya başlar. Ama işi kendi işi gibi görür. MEF in o dönemdeki sahibi O’na güvendiği için yurt dışına gider. Bir süre sonra MEF ten aldığı maaştan başka geliri olmayan kahramanımıza yurt dışında bulunan MEF in sahibi şirket senin olsun der. Şaşırır bizimki! ‘Hangi parayla şirket benim olacak?’ diye karşılık verdiğinde eline geçtikçe, kazandığın paradan verirsin yanıtını alır. Böylece önce MEF in, sonra da başkaca birçok şirketin sahibi olur. Birkaç yıl önce 90 yaşında hayatını kaybeder. Okulunda ceza hukuku profesörü olan arkadaşım yaşanmış olan bu öyküyü anlattı. Şimdi Maslaktaki MEF Üniversitesinin kapısında Yozgat’ta okuması için destek olan kadın öğretmenin kahramanımızın elini tuttuğu bir heykelcik yapılmış. Kader çizgisini değiştiren öğretmenine de vefa borcunu böylelikle ödemeye çalışmış.
Hemen her fırsat bulduğumda gerek köyümde ve gerekse muhatap olduğum değişik okullarda zeki çocuklar gördüğümde ufkunu genişletmek için elimden geleni yapmaya çalışırım. Kendi köyümde de çocuğu olmayan bir ailede evlatlık olan bir kızımızla karşılaşmıştım. Sınavlarda derece yapmıştı. Evlat edinen baba her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduğu imajını verdi. Ne olmak istediğini sorduğumda ebe veya hemşire yanıtını almıştım. Nedenini sorduğumda cevabı kendisi değil babası verdi. Bizden daha başka ne olabilir ki diyordu. Çok iyi bir doktor, bilim adamı ve hatta her şeyin olabileceği konusunda ikna edebilmek için saatlerimi verdiğimi hatırlıyorum. En çarpıcı örneklerinden birisi olarak yaşanmış bu olayı paylaşmak istedim.