DEMOKRASİ VE LAİKLİK
1937 yılında laiklik ilkesinin Anayasa’ya eklenmesinin ve devletin temel direği haline gelmesinin asıl sebebi yaşadığımız bu günlerde daha iyi anlaşılıyor.
Lâiklik, devlet düzeni ve hukuk kurallarının, dinî görüşlerden ayrı tutulması, aklın ve bilimin esaslarına dayandırılmasıdır. Lâiklik aynı zamanda, halkın din, vicdan ve ibadet özgürlüğü demektir. Anayasa ile güvence altına alınan bu özgürlükler, toplumsal barışın güvencesidir. Lâiklik anlayışında din, devlet işlerine ve siyasete karıştırılmaz. Devlet yöneticileri de vatandaşın inancına karışamazlar, vatandaşlar tam bir inanç ve vicdan özgürlüğüne sahiptir.
Atatürk, vicdan özgürlüğü için şu tanımı yapmıştır: “Vicdan özgürlüğü; her kişi, istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine özgü siyasî bir düşünceye sahip olmak, mensup olduğu dinin gereklerini yapmak veya yapmamak hak ve özgürlüğüne sahiptir. Kimsenin düşüncesine ve vicdanına egemen olunamaz.” Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi lâiklik, her türlü inanca saygı göstermektedir.
Bir ülkede laikliğin zedelenmesi, inançların özgürce yaşanmasına değil, aksine inanç hürriyetinin yara almasına sebep olur. İnanan kadar inanmayan da korunmadıkça, bir dinin temelindeki insani ve ruhani unsurların değil de, bir zümrenin değerleri ve yaşam şekli tüm alanlara hakim oldukça, tüm alanlarda özgürlük kısıtlanacak ve yaşam dar bir alanda, siyasi hesaplaşmaların gölgesinde kalacaktır.
Nedir demokrasi, egemenliğin millete ait olması, milletin seçme ve seçilme hakkına sahip olması mıdır? Çok daha fazlasıdır. Laikliktir, özgür düşüncedir, farklı düşüncelerin birarada yaşayabilme hürriyetidir, adaletin, bağımsız ve fikri hür vicdanı hür kişilerce tecellisidir, liyakattır demokrasi; herkesin hakettiği için, hakettiği yere gelmesidir, kandırılmamaktır, kanmamaktır demokrasi. Korkusuzca fikirlerini açıklamak, yazmaktır. Basın özgürlüğüdür, sanatın ve bilimin özgürce yayılabilmesidir toplum katında. Savunma özgürlüğüdür. Devlete belli zümrelerin hakim olmasının engellenmesidir. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır demokrasi. Eğitimin çağdaş, bilimsel ve laik temellere dayalı olması ve müfredatın tüm ülke genelinde aynı esaslar üzerinde yürütülmesidir.
Nedir Demokratik devlet peki, tüm bu esasları hayata geçiren, halkının güven, huzur ve istikrar içinde yaşamasını sağlayan, toplumsal düzeni korumayı ve Anayasada güvence altına alınan her türlü hakkı, koşulsuz yerine getirmeyi amaç edinen Devlet değil midir?
Nedir Devlet adamlığı peki, yarına güvendir, görendir, duyandır, bilendir. Yanıbaşında olup biteni, sırtını yasladığını, yanında durduğunu, ardından geleni, dostunu, düşmanını sezendir. Özü, sözü bir olan, bugünün doğrusunu yarının yanlışı yapmayandır. Yaptıysa, halkına kendiyle aynı muameleyi yapandır. Gittiği yolu bilendir. Halkını şaşkın, korkulu, çaresiz ve güvensiz bırakmayandır. Halkının can güvenliğini sağlayandır, gözyaşının dindiren, akıtmayandır, evlatları babasız, babaları yavrusuz koymayandır. Yaşamı kapkara kılmayan, ölümü ensemizde tutmayandır. Çözüm üreten, çare bulandır.