Görüntülenen Sayı: 2350
2803 | Yayım Tarihi: 12 Ağustos 2016 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » YİTİK MALIMIZI ARAMADIĞIMIZ İÇİN UTANMALIYIZ!..

YİTİK MALIMIZI ARAMADIĞIMIZ İÇİN UTANMALIYIZ!..


Facebook'ta Paylaş

        Bir Fransız fırncı, genç kızına  : “kızım; medeniyet buğdayla başladı,” dedikten sonra babasının sözlerinden ilham alan genç kız, “madem öyle; ben bu medeniyeti öğrenmeliyim” diyerek ,buğday ve unlu mamullerle alakalı olarak tam 1000 kitap okur. Bu çalışmanın semeresini genç kız, unlu mamüller üzerine dünyaca ünlü bir “marka” oluşturarak alır.
         OKUMAK,ARAŞTIRMAK ve ÇALIŞMAK toplumların gelişmişlik düzeylerini belirleyen en önemli unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır.
        İslam Dünyasının yedinci, sekizinci, dokuzuncu  hatta; ondördüncü yüzyıla varıncaya kadar oluşmuş olan okuma ve araştırma kültürü sonraki kuşaklara devredilememiş, YİTİK  hale gelmiştir.
Atalet, uyuşukluk, tembellik, cehalet, yan gelip yatma bugünkü İslam toplumlarının adeta kanına işlemiştir. Bir Fransız taksici okumak için, taksisinin torpidosunda birkaç kitap bulundururken; bir Japon, otobüste,tirende yolculuk yaptığı esnada boş vaktini kitap okuyarak değerlendirirken; bir Amerikalı, kırk- elli sayfalık gazeteyi hergün okurken; her Danimarkalı lise öğrencisi 150-200 kitabı, sonuna kadar okumadan mezun olamazken, kendimize bir dönüp bakmamız gerekmez mi?
           İslam tarihinde bir zamanlar var olan tıp ve felsefe dehası İbni Sina gibileri bu gün neden yetiştiremiyoruz?
           Yazdığı felsefi kitaplarıyla Ortaçağ  Avrupasının Rönesansına kapı açan bir İbni Rüşd  bu gün neden ortaya çıkamıyor?
           Değeri, iki yüzyıl sonra anlaşılmış olsa da; matamatik , botanik,  tıp ve felsefe alanında çığır açan bir Farabi’miz bu gün neden yok?
           Neden; bir İbni Haldun’u, El Buruni’yi, Ali Kuşçu’yu, Kindi’yi, Sabit Bin Kurra’yı, Nurettin Batruci’yi bugünkü analar doğurmaz?
            Nedeni aslında çok  basit: “bu büyük değerleri öğrenmedik, eserlerini incelemedik, sonraki nesillere aktarmadık.” Eserlerini öğrenmeyi bırak; iki üç tanesinin isimlerini dahi sayamayacak duruma düştük. Yani tarihimizin değerlerini yok saydık.  Kültürde bir FETRET dönemi yaşadık. Geçmiş değerlerini bilmeyen nesillerin okuma ve araştırma alışkanlığı edinebilmeleri mümkün müdür?
             Meseleyi daha iyi anlatabilmek için;  kendisiyle yıllar önce aynı okulu, aynı sınıfı ve aynı sırayı paylaşmaktan onur duyduğum, değerli arkadaşım ve dostum RTE üniversitesi öğretim üyesi Doç.Dr. Hasan AKTAŞ’ın RÜZGARA KARŞI BİR UZUN YÜRÜYÜŞ adlı kitabından kısa bir alıntı yapmak istiyorum. Zira, Hasan AKTAŞ  Hoca, kırkın üzerinde  yazmış olduğu kitaplarla şiir alanında Türkiye çapında en önemli otoritelerden biri olduğunu ortaya koymuştur. Şiir edebiyatı açısından büyük bir değer sayılması gerekirken; ilgi gösterilmediğinden unutulmaya yüz tutmuş birçok geçmiş ve günümüz şair ve eserlerinin ortaya çıkarılmasında büyük katkıları olmuştur. Bunlardan biri de unutulmaya yüz tutmuş  Saru SALTUK’u  anlatan kitabıdır.
          Hasan Hoca diyor ki:
         “Batı, bir tarafta Doğu’yu bilim yoluyla sömürürken, bir taraftan Doğu’ya art niyetli de olsa önemli hizmetleri oldu. Çünkü Batı,Doğu’nun yapamadığını, Doğu için, Doğu’ya rağmen yaptı.

          “Erbabının  malumu olduğu üzere İlk İSLAM ANSİKLOPEDİsi 1908 yılında HOLLANDA’da basılmıştır.  (Daha sonra bu ansiklopedi Fuat KÖPRÜLÜ başkanlığındaki bir kurul tarafından bazı düzenlemelerle Türkçeye çevrilmiştir.) Bu vahim durum,Batı’nın, İSLAM  dünyasını, Müslümanlardan daha iyi bildiğinin açık ve somut bir delilidir.”
       “MEVLANA’yı dünyaya tanıtan ne yazık ki, bir Türk değildir. Dünya, Mevlana’yı uzun süre AÜ İlahiyat fakültesinde görev yapan Annamaria Schımmel adlı bir Alman teologdan öğrendi. “Türklük” hamasetiyle yatıp kalkanlar kendilerini kutlayabilirler.”
        “Bu kadarcık değil: Yunus EMRE’yi de dünyaya tanıtan “biz kara bıyıklı Türkler” değilizdir. Yunus Emre’yi dünyaya tanıtan da Anna Masala adında himmetli bir İtalyan Türkologdur. Sizler/bizler, “Türküm,doğruyum, çalışkanım” diye  kendi kendinize teselli verebilirsiniz/verebiliriz.”
         “Bitmedi: Şeyh BEDREDDİN gibi tarihin akışını değiştirecek kadar bir isyancı sufiyi de biz Türklerden değil, Bizans Tarihçisi Dukas’tan, Rus romancı Radi Fiş ile Alman tarihçi Franz Babinger’den öğrendik.”
               “Ekleyelim: BizHacı BEKTAŞİ VELİ’yi, babası Türk, annesi Rus olan Irene Melikof adlı Rusyalı bir Türkoloktan öğrendik. Eh!.. O bizden sayılır, en azından babası  Türk’müş, birazcıkta olsa övünme hakkına sahibiz.”         
          Kendi değerlerimize, bizden daha fazla değer veren Batılıları Hasan Hoca anlatırken, aslında bizim, “yaz boyu  saz çalarak, yan gelip yatarak” zamanını boşa geçiren “çekirge”  misali bir fotoğraf ortaya koyduğumuzu anlatmaya çalışıyor.
           MİLLİYETÇİLİK veya DİNDARLIK iddiasında bulunmak kolaydır da, elini taşın altına koymak zordur.
        
           Yitik malımızın, mülkümüzün peşine düştüğümüz kadar, yitik eserlerimizin ve değerlerimizin de peşine düşmediğimiz müddetce  “milliyetçilik”  veya “dindarlık”  taslamanın bir anlamı yoktur.
         Okumayan toplumlar, bazı uyanık kişilerin oluşturmak istedikleri SÜRÜNÜN  bir parçası olmaya mahkum olurlar. Şimdi; GÜLEN Örgütünün abilerinin, neden: “Bize F:GÜLEN’in kitapları yeter; KUR’AN  okumaya gerek yoktur” demelerinin ne anlama geldiği otaya çıkmış olmuyor mu?   
        “İlim, MÜSLÜMANın yitik malıdır; onu nerede bulursa alır” sözü,  sana/bize birşey anlatmıyor mu? Anlatmıyorsa söylenecek bir şey yotur. Olacakları şimdiden bekleyelim. Hayatın kanunu ne yazık ki hamasetten etkilenmiyor.

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.