Görüntülenen Sayı: 2346
2804 | Yayım Tarihi: 8 Temmuz 2016 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » BİZİM KUŞAK (70-80 Kuşağı) 2. Bölüm

BİZİM KUŞAK (70-80 Kuşağı) 2. Bölüm


Facebook'ta Paylaş

Sağ veya sol görüşe sahip öğretmenlerimiz bize bazen ders yerine, politik fikirlerini anlatırlardı. ANLATIRLARDI, biraz hafif kalır; “AŞILARLARDI...”
Sınıfımız bazen; siyasi partilerin haftalık olarak icra ettikeri “GRUP TOPLANTILARINA” benzerdi.
Hocalarımız bizleri kendi siyasi görüşlerine göre “FORMATLAMAYA” çalışırlardı.
Bu durum, sonunda semeresini verdi… Sağ ve sol diye iki ana gruba ayrıldık.
Aynı sırada oturan arkadaşlar olarak birbirimize gün getikçe başka bir gözle bakmaya başladık…
Aslında, iki grubun da kendine göre idealleri ve hayalleri vardı: “Yalnızca ülkelerine farklı bir şekilde hizmet etmek istiyorlardı,” o kadar…
İki taraf ta enerjilerini “ülke hizmetinde” kullanacakları yerde birbirlerine karşı kullanmayı tercih ettiler.
Vurdular, kırdılar ve birbirlerini yok etmeye yeltendiler…
Gittikçe taraflar daha da belirginleşti…
Amca ve teyze çocukları hatta, kardeşler bile ayrışmaya başladılar… Düşman oldular…
İnsanların birbirlerine güvensizlikleri o hale gelmişti ki; bir araya gelip rahatça konuşamazlardı: “Acaba BİZDEN mi, yoksa ONLARDAN mı?..”
Artık bazı işaretlerden anlıyorlardı karşısındakilerin SAĞCI mı, SOLCU mu olduklarını… O kadar ustalaşmışlardı ki bu işte:
Karşısındaki kişi “pos bıyıklı” olduğunda “solcu”; “çengel bıyıklı” olduğunda ise “sağcı” oluyordu…
“Olanak, sorun, örneğin” gibi kelimeler kullanıyorsa “SOLCU;” “imkân, mesele, misal” gibi kelimeler kullanıyorsa “SAĞCI…”
İşte; bu kadar basitti…
Gittikçe öyle bir kabiliyet geliştirmiştik ki, karşımızdaki kişinin “sağcı mı, solcu mu” olduğunu hemen “şıp!” diye anlayıveriyorduk.
Önce, bıyık şekline bakıyorduk. Bıyığı yoksa saç şekline. Ondan da çıkaramazsak giyimi- kuşamı anlayabilmemiz için bize bir bilgi vermiş.
Asker parkasına benzeyen bir “parka” giymişse, kesin solcu olmalıydı...

O GÜNLERLE İLGİLİ BİR HATIRA
Yıl 1973. Fatsa Ortaokulu ikinci sınıftayız (Öğretmenevinin oradaydı.)… Bir gün, bütün sınıfları okulun avlusunda topladılar ve “Pir Sulatan Abdal”ı anacağız, dediler… Meğer, anma törenini SOCU HOCALARIMIZ organize etmişler!… Okul müdürümüz (Tahsin SAYGILI) onay vermiş törene ama sağcı hocalarımızın mutabakatı alınmamış… Sanıyorum bazı hocalarımızın yönlendirmesiyle olacak, öğrenciler arasında bir homurdanma oldu… Sınıfımızda, yaş ortalaması bizden daha büyük bir arkadaşımız, müdürümüze hitaben:
“Daha dün; Çanakkale savaşının yıl dönümüyken ve Mehmet Akif Ersoy’un ölüm yıldönümüyken, neden onları anmıyoruz da, bin yıl önce ölen birinin ölüm yıl dönümünü anıyoruz,” gibi sözler sarfederek itiraz etti…
Düşünün; bu sözleri ortaokul ikinci sınıfta ki bir öğrenci söylüyor! Yani günümüze göre anlatmaya çalışırsak, ilköğretim yedinci sınıftaki bir öğrenci…
Ve okul müdürümüz bu “protestocu öğrenci” ye haddini bildirmek için kolunu kaldırdı ve tam vuracaktı ki; müdür yardımcısı:
“Herkesin konuşma hürriyeti vardır ,” diyerek okul müdürümüzün kolunu tuttu…
Bir sonraki gün SAĞCI HOCALARIMIZın organizetörlüğünde “ÇANAKKALE” ‘yi ve “MEHMET AKİF”i andık tüm haşmetiyle…. Sanki her şey, bir günde değil de, günler öncesinden hazırlanmış gibiydi… Böylece önceki günün rövanşı alınmış oldu…
Belki bazı günümüz gençleri, “bir eğitim kurumu”nda böyle şeylerin olabileceğine inanmak istemeyecek ama gerçekten durum böyleydi…
Sonunda ne oldu?..
Bizim kuşağın en akıllıları, en cevvalleri, en cesaretlileri ve en idealistlerinin sonu, ne yazık ki; ya MEZARDA, ya da 12 ELÜL ZİNDANLARINDA bitti … Etliye sütlüye karışmayanlar ise ufak tefek yaralarla, sıyrıklarla kendilerini kurtarabildiler…

İşte o zaman toplum olarak, “en yakın dostumuz” un dahi bir gün bize “düşman” olabileceği düşüncesine kapılarak, bir tür “toplumsal paranoya” yaşadık…
Bizim kuşak, hem BİRBİRLERİNİ EZDİLER, hem de “12 EYLÜL ASKERİ REJİMİ” tarafından ezildiler…
KULLANILDIKLAINI ise çok zaman sonra anladılar… Ama her şey olmuş bitmişti…
Evet!...Tarih hükmünü böyle icra etmişti bir kere…
“Gencecik fidanlar” böyle gitmişti…
Yazık olmuştu ülkemize!...
Bir daha böyle günler görmek istemiyorsak eğer; ibret alalım o günlerden…
Beyinlerimizi kimseye teslim etmeyelim ve birilerinin körükörüne “TARAF”ı olmayalım… Başkalarının GAZINA gelmeyelim...
“İLKELERİN TARAFI” olmak daha erdemlice bir iş değil mi?..

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.