KIRK YAMALI BOHÇA (3)
Ruhsal anlamda, hiçbir şeyden tam olarak tatmin olamayan bazı insanlar vardır. Ne yaparlarsa yapsınlar, bir şeyleri eksik bıraktıkları konusunda ısrarcıdırlar. Asla, tatmin olmazlar. Bu tipler, “dini huzuru” hiçbir zaman tadamayan insanlardır. Çünkü dinle aralarındaki ilişki, sağlıklı bir ilişki değildir.
“Sakat ve arızalı” bir din anlayışıdır bu. Bu sakat anlayış bazı insanlarda “obsesyon”ların gelişmesine neden olmaktadır. Hâlbuki Allah Teala:
“ Siz vasat bir ümmet olunuz,” buyuruyor.
Yani itidalli, makul, sağduyulu ve orta yolu takip eden bir ümmet…
Hatta Peygamberimizin zamanında birtakım öyle insanlar ortaya çıkmıştı ki, Peygamberin bile ibadetini az bularak daha fazla ibadet yapmayı kendilerine adamışlardı. Onlar:
“O, bir Peygamber. Allah onun günahlarını affet miştir. Biz daha fazla ibadet yapalım ki, Allah’ın rızasını kazanabilelim” diyorlardı.
Kendilerine, dini zorlaştırarak “aşırı giden” bu insanlara karşı Peygamberimiz: “aferin; iyi mi yapıyorsunuz?” demişti.
İSLAM DOĞALLIKTAN YANADIR. AŞIRILIĞA KARŞIDIR
Hayır; aksine peygamberimiz onlara bu “aşırı” hareketleri yasaklamıştı.
En çok etkilendiğim ayetlerden biri; “Sakın; Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyiniz!” ayetidir.
Bu ayet, umutsuzluğa düşen kimselere bir “can simidi”dir.
Bu ayet, aşırı korku ve hastalıklara bir ilaçtır.
İslam dini, “Süpermen” gibi çok üstün özelliklere sahip olan insanlar için gönderilmemiştir. Tamamen “ortalama” bir insanın yaratılışıyla uyumlu, onun manevi ihtiyaçlarına cevap verecek bir şekilde gönderilmiştir.
Dinimizin amacı, sıkıntı vermek değil; sıkıntıları gidermektir.
Zorlaştırıcı olmak değil; kolaylıklar getirmektir.
Üzüntü değil; huzur bahşetmektir.
Eğer bir toplumda dinden kaynaklandığı varsayılan bir takım zorluklar ve üzüntüler varsa, mutlaka orada “eklemeler, hurafeler, yanlış inançlar, aşırılıklar (bid’atler, tefritler) ve cehalet vardır.”
AŞIRI GURUPLARI HER DEVLET KULLANMAK İSTER
“Pakistan” kaynaklı bir tarikata, insanlarımız ilgi duyabiliyorsa, durup düşünmek gerekir. Çünkü Pakistan’dan neşet ederek dünyaya yayılan dini hareketlerin ne gibi menfi sonuçlar doğurduğu ortada.
Pakistan medreselerinde yetişen talebeler Afganistan’da “ harici” bir anlayışa sahip, yaşanılması zor, insanlara sıkıntılı bir yaşam vazeden bir dini anlayış ortaya koydular. İşte, “Taliban” olarak adlandırdığımız gurup bunlardan biridir. Taliban; ABD tarafından da desteklenmiş bir yapıdır. Nitekim, Afganistan da bunları kullanmıştır. Bugün de aynı senaryo DAİŞ üzerinde oynanmaktadır.
Dini, “uydurma” kaynaklardan değil, “asıl” kaynağından öğrenmedikçe bu sıkıntılardan kurtulamayacağımız anlaşılıyor.
Yaşam biçimi haline gelerek, toplumla bütünleşmiş bazı yanlış inançları ortadan kaldırmak elbette kolay bir iş değil.
Aaah! Keşke, bir bilgisayara “proğram” yüklediğimiz gibi, insanların beyinlerine de gerekli “doğru inanç ve bilgileri” yükleyebilseydik.”
Doğru bir dini anlayışa ulaşabilmemiz için; “insan, din için midir; yoksa din, insan için midir?” sorusunu içtenlikle kendimize sormamız gerekir.
“ Kırk yamalı bohça” başlığı altında anlattığım hatıram, bazı insanların “insanın din için” yaratıldığını sanki ispat etmeye çalışan insanların da olduğunu ispat etmeye çalışmaktadır.