FATSA OSB
Çok şükür Allah’a ki, Fatsa OSB’miz doldu ve yeni alan yaratmak için genişletildi; ancak ihtiyaca cevap veremedi. Çare olarak Ünye ve Ordu’ya yeni OSB yapılması için kollar sıvandı.
Biraz eskiye gittiğimizde dönemin Ticaret Odası Başkanı Fahri Tanrıkulu’ydu, "Bizler de o dönemin meclisinde bulunma şerefine erişmiştik. Erişmiştik diyorum.. O kadar beklenti vardı ki, o beklentilere cevap vermek için tabiri caizse gece demeden gündüz demeden çalışıldı ve iyi sonuçlar elde edildi. Bunlardan bir tanesi de Fatsa OSB idi.
İlk gündeme geldiği zaman, “ Talep olur mu? Ne yaparız? Ya rezil olursak! “ hesapları yaparken, bugün gelinen tabloya baktığımızda mükemmel bir iş yapıldığını hep beraber gözlemliyoruz. Emeği geçen başta Fatsalı hemşehrilerim olmak üzere bürokratından siyasetçisine,
mühendisinden işçisine, memuruna emeği geçenlere candan teşekkürler.
Sonuç ortada.. Binlerce kişi istihdam edildi.. Binlerce kişiye dolaylı yoldan iş ve aş imkanı sağlandı. İlçe dışından gelip yerleşenler de olunca haliyle bir yerde ticari hareketlilik oldu.
Buraya kadar herşey normal. Ama gelin görün ki, o canım OSB’ye gitmek ve gelmek adeta bir çile.
Yol berbat, sigorta şirketleri dahi asfalta kadar sigorta yapmama kararı almışlar. R00;Halbuki binlerce kişinin istihdam edilip, her gün yüzlerce aracın giriş çıkış yaptığı yolu görüp de, bu olumsuzluktan memnun olan var mıdır acaba?
Gerek Ordu Büyükşehir ve gerekse Fatsa Belediyesi asfalt yaptım diye övünüp dursun. Herhangi bir yetkili OSB’nin yolunu görsün de sonra basına beyanatlar versin.. Bana göre çok da hoş olur.
umut ediyorum.
Yine OSB’ye dönersek, gerçekten Fatsa OSB’de çok kaliteli ve çok iyi firmalar yer aldı. Bir çoğu da çok önemli büyük firmalara mal dikip gönderiyorlar. Hatta bir çok firma da ilçede vergi sıralamasına girdi.Bu da gösteriyor ki, firmalar iyi, verimlilik iyi. Hatta bir çok firma işçi arayıp ta bulamamanın sıkıntısını yaşıyor.
Böyle önemli büyük firmalara iş yapan il dışındaki temsilciler, ilçemize gelip iş için OSB’ye gittiklerinde özellikle yol güzergahında büyük bir olumsuzlukla karşılaşıyorlar. Yol bozuk, yazın tozlu, kışın çamurlu. Bu nasıl bir il, bu nasıl bir ilçe, bu nasıl OSB yolu demiyorlar mı sanıyorsunuz. Ben bizzat şahit oldum. Ziyaret ettiğim bir dostumun yanına gelen Türkiye’nin önde gelen firmasının genel müdürü Fatsalı olduğumuzu öğrenince, “Nasıl Fatsalısınız? Buna nasıl göz yumuyorsunuz. Bulunduğunuz yer Fatsanın kalbi. Bir yerde Fatsanın kalbi burada atıyor. Belediyeniz yok mu sizin?” diyerek sorgularken, gazeteci olduğumu söyleyemedim, yüzüm kazırmış bir şekilde dinledim, durdum. Ben mahçup oldum, utandım. En azından elimde bir kalem var. Ortada da haklı bir durum söz konusu olunca durumdan vazife çıkardım ve yazdım. Bakalım kendine vazife çıkartıp, bu sıcak günleri de fırsat bilip OSB’ye yakışır yol yapıp asfaltlama çalışmasına başlayabilecek kimse olacak mı?
AÇIK NASIL KAPANIR ?
Malum doğuda asker ve polis, bir karış toprak vermemek, vatandaşın huzuru ve mutluluğunu korumak için cansiparhane çalışıyor. Allah hepsinden razı olsun. Şehit olanlara Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar dilerken, yaralı güvenlik görevlilerimize de acil şifalar temenni ediyorum.
Kolay değil, Bir yandan çatışma, su gibi mermiler yakılıyor. Şehit olanların ailelerine tazminat ödeniyor. Yaralı güvenlik güçlerimizin bir an önce sağlığına kavuşmaları için her türlü gayret sarfediliyor.
Tabii bunun bir de maddi boyutu var. Nasıl olacak, nasıl karşılanacak?
Tatil yörelerinde bir kaç saatliğine oto park ücreti dudak uçuklatıyor. Kesinlikle devlete vergi mergi yok. Her gün yüzlerce tekne mavi yolculuğa çıkıyor. Hiç bir yolcunun elinde makbuz falan yok.
Bir de yıllardır özellikle üzerinde hassasiyetle durduğum bir konu var ki, akıllara zarar...
Otobüs firmalarının mola yerlerinde bulunan WC’ler ücretli. Halbuki, umuma açık olan yerlerde hem bayan hem de erkekler için sıcak ve soğuk su bulundurma mecburiyetleri var. Ama maalesef uyan yok. Yüzlerce otobüsün ve yüzlerce kişinin girip çıktığı yerlere hiç mi bir Maliye mensubu girmedi? Hiç mi kimsenin dikkatini çekmedi bilmiyorum; ama dağ başındaki hiç bir özelliği olmayan tesislerde bir çorba fiyatı İstanbul’un Etiler’inden bile pahalı. Yemekler hakeza öyle. Aldığmız duyumlara göre otobüs firmaları bu tesislerden önemli miktarlarda para alıyorlarmış. Haliyle de yemekler, çorbalar ateş pahası. Ama Devlete vergi veren yok.
İş buralara mı kaldı derseniz, benim aklımı yıllardır kurcalayan bu sorunu gündeme getirmeye çalıştım. Başka bir bilgisi olan, katma değer üretecek öneriler olursa ilgili yerlere haler vererek bu olumsuzlukların önüne geçebiliriz diye düşünüyorum.
Damlaya damlaya göl olur misali, benim aklıma bunlar geldi. Başkasının aklına başka fikirler gelip toparlandığında ortaya önemli bir mali gelir sağlanacağına inanıyorum.