KURULTAY ÜZERİNE
Geçtiğimiz Pazar günü karayolu ile gittiğim Adana-Mersin seyahatinden dönüyorum. Ankara-Adana yolunda önünde AKP bayrakları olan otobüsler gördüm. İçinde pür neşe insanlar illerine dönüşe geçmişler. Elbette neşelerinin bol olmasını isterim. Fakat bana bu kurultay adeta bir tiyatro oyunu gibi geldi ve bu konudaki bakışımı sizlerle paylaşmak istedim.
Sanki: Kırkpınar Meydanı gibi adaylar çıkmış meydana, iktidar partisini nasıl bir adım daha başarılı kılacağını anlatmış, otobüs içindeki pür neşe giden partililer de bu adaylardan en başarılı olacağına inandığı başkan adayına ve O’nun listesine oy vermiş, zafer kazanmış gibiler.
Sanki birkaç gün önce hava alanında Başbakan Sayın Davutoğlu’nun yanında yer verilmediği için bir köşeye sığınmak zorunda kalan bir Ulaştırma ve Haberleşme Bakanını değil seçtikleri…
Basın açıklaması yapılan salon ‘Türkiye seninle gurur duyuyor!’ tezahüratları ile inledi. Madem Türkiye gurur duyuyordu da kısa bir süre önce neden Başbakanın yanında yer verilmemişti? Yoksa bu kısa süre içinde bizim fark etmediğimiz olağanüstü bir başarı mı gösterdi?
Karşısına çıkan genel başkan adaylarını biz fark etmeden ikna edip vazgeçirmiş olmalı belki de!
Bu kadar kısa sürede insanların çark edip nasıl bu kadar saf değiştirdiklerini anlamak mümkün değil.
Millet iradesi kavramını da bu kadar farklı yorumlamayı anlayan bana anlatsın. Milletin önüne bir yemek sunuluyor. Başka hiç bir seçenek olmamasına karşın, önüne koyulanı yemek zorunda olanlar da, keyifle yalanarak hava basmaya çalışıyor.
Kanımca öyle bir kurultay izledik ki yüzlerce insanın Ankara’ya gelmesine, bazılarının otellerde kalmasına, salonların kiralanıp bu kadar harcama yapılmasına, kısacası bu masraflara yazık oldu.
Ülkemdeki bu gelişmeleri gördükçe ben kendi adıma böyle bir ülkenin vatandaşı olmaktan rahatsızlık duyuyorum. Hayatımızın her anı, en ufak adım atmaktan ülkenin geleceği için verilecek karara kadar hemen her şeyimiz düşüncesizce ve egolarımızı tatmin etmeye yönelik adımlardan öteye geçememektedir. Bu ülke çok iyi şeylere layıktır. En azından ben öyle olduğunu düşünüyorum. Ülkemi çok, ama çok seviyorum. Ülkeme reva görülen bu yaşam tarzını asla tasvip etmiyorum. Bu arada bu serzenişimin yalnızca iktidar partisine olduğu sanılmasın. Ülkenin geleceği yerine kendi geleceğini, ülkenin uzun yıllardaki geleceği yerine günü kurtarmayı ön plana çıkaran hangi parti olursa olsun fark etmez…!