Görüntülenen Sayı: 2338
2803 | Yayım Tarihi: 13 Mayıs 2016 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Şah-mat

Şah-mat


Facebook'ta Paylaş

    Satranç, 64  siyah  ve  beyaz  alan  üzerinde  32  figürle  oynanan  bir  strateji  oyunu. Ama  aynı  zamanda  bir  sanat.Sabit  bir  alan  üzerinde  sınırsız  ihtimaller  söz  konusu.  Bir  hamle  yaparken, karşınızdakinin  muhtemel  hamlelerini   hesaba  katmak  zorundasınız. Müthiş  bir  zihinsel  geçit. İcadı,yöneticilik  sanatını  öğrenme/öğretme  amacına  dayanıyor. Kralların,  ulema  ve  hükemanın  tecrübe  kazandığı  bir  alan.  Hindistan  menşeli  olan  satranç, önce  Persler,  sonra  Araplar  arasında  yaygınlaşıyor  ve  Endülüs  yoluyla  Avrupa’ya  yayılıyor. Hz. Ömer  döneminde, İslam  toplumunda hayli  yaygınlık   kazandığını   biliyoruz. Kumara  dönüşmediği  ve  önemli  işlerin  önüne  geçmediği  sürece,  zihni  kuvvetlendirdiği,  mizacı  geliştirip, sosyalleşme  imkanı  sağladığı için  tavsiye  dahi   ediliyor  Müslümanlar   arasında.Nitekim  Evliya  Çelebi,  Osmanlı  şehirlerinin  bazılarında, camilerde  cemaatin  satranç  oynadığını  yazıyor.

    Satrancın  usul  ve  adabını  anlatan  eserler  dahi  yazılıyor.  Üst  düzey  görevlilerde  aranan  nitelikler  arasında  satranç  ustalığı  da  bulunur.

    Endülüs  Emevileri   kanalıyla  Avrupa’ya  taşınan  satranç, İslam  kültürünün  parçası  sayıldığı  için  kilise  tarafından  önce  itirazla   karşılanıyor.Sonra  birtakım  değişikliklere  uğrayarak  yaygınlaşıyor. Vezir  yerine  kraliçe,  fil  yerine  papaz, at  yerine  şövalyeye  yer  veriliyor.

    Modern  dönemlerde   satrançla  ilgili   en  güzel  edebi  eser,belki   de  Stefan Zweig’ın  Satranç  adlı  uzun  öyküsü. İki  farklı  beynin  stratejik   mücadelesini  edebi  bir  dille  anlatan  Zweig,  tek  kişinin  satrancını   da,  muhteşem  bir  betimleme  ile  tarif  ediyor  ve  insanın  kendine  karşı   oyunu  olarak  tanımlıyor;

    ‘Siyah  ben  olarak  yaptığım  her  hamleden   sonra   beyaz   benin  ne  yapacağını  sabırsızlıkla  bekliyordum.  Her  iki  ben  de, diğeri   hata  yaptığında  seviniyor  ve   aynı  zamanda  kendi  beceriksizliğine  yanıyordu.  Üstelik  bu  öyle  bir  deneyimdi  ki,  aynı  beynin   aynı  anda  hem  bir  şeyler  bilmesi,  hem  de  bilmemesi,    gibi  tuhaf  bir  durum  ortaya  çıkıyordu. Satrançta  kendine  karşı  oynamak  aslında  insanın  kendi  gölgesinin  üzerinden  atlamaya  çalışması  gibi  bir  paradokstu. . .’

    Tarihte  satranç  zaferinin  ödülü, bazen  kölelerin   özgürlüğü  dahi  olabiliyordu. Abbasi  Halifesi   Harun  Reşid’in,  art  arda  üç  kez  kadın  köleye  yenildiği  ve  karşılığında  bir  kölenin  özgürlüğünü  verdiği  biliniyor. İlginç  bir  başka  tarihi  rivayette, stranç  konusunda  dereceleriyle  övünen   Maverdi’nin, kadın  bir  kölenin  yardımıyla, iki  alim  arasındaki  satranç  müsabakasını  kazandığı  anlatılıyor.

    Satranç  sadece  bir  strateji  oyunu  değil, aynı  zamanda  maneviyet  seyrinde  de bir  makam  levhası. Muhyiddin-i  Arabi’nin, talebelerine  tasavvuf  yolunu   öğrettiği  Şatranc-ı Urefa, yani   Ariflerin   Satrancı, 101   kare  içine   yazılan  kelimeler,  yılan ve  ok  temsillerinden oluşuyor. Yılanlar  nefsin  hallerini, oklar  yüksek  mertebelere  ulaşma  aracını  temsil  ediyor.  Her  zar,  oyuncuyu  bir  kelimenin  üzerine  taşıyor. Kelimeyi  izah  edemeyen  oyuncu,  ilerleyemiyor. Oyunun  nihayetinde, ‘visal’  adı  verilen  kavuşma  noktası  var.  Bu  hedefe   ulaşan  oyunu  kazanıyor, böylece  bu  süreçte  izah  ettiği kelimelerle  nefsin  terfi  yollarını  öğrenmiş,  tecrübe etmiş  oluyor. Satranç, kültür  tarihinin  ilginç  bir  konusu.  Tüm  yönleriyle  öğretici  bir  oyun.  Pascal’ın  dediği  gibi,  insan  zihninin, (hatta  ruhunun) jimnastik  salonu  gibi. . .

     Kaynak  Kişi: Hümeyra ŞAHİN

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.