KARTAL YAVRUSU - 2
Birçok insan var etrafımızda, daha da yüksek kapasiteye çıkma kabiliyeti varken, yanlış programların kurbanı olan…
Korku programı…
Nefret programı…
Kin programı…
Güvensizlik programı…
Hep bu kötü versiyon programlar, insanların gelişimini engelleyen unsurlardır.
Şekspir der ki; “İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.”
Evet... Üstad, böyle demiş.
Başarılı olan insanların nasıl bir programları olabilir?
Onlar, sadece zeki olduklarından mı başarılıdırlar?
Ne münasebet! Sadece onların deneme cesaretleri diğer insanlardan daha fazladır. Hepsi bu...
Edison ampulü bulmak için 999 kere deneme yapmış. Demişler ki, “daha ne kadar uğraşacaksın? Birçok deneme yaptın ama bulamadın işte ampulü… “ Cevap vermiş:
“Ben 999 yolun yanlış olduğunu anlamış oldum. Bu benim için büyük bir başarıdır.”
Edison; deneylerine devam etmiş. Tam “bin”inci denemede ampulü bulmuş.
İşte; doğru programın sonucu…
Kan davaları nasıl, bir programın sonucudur?
Kin ve nefret programı değil mi?
Bu öyle ki; sadece dedeyi değil, “yedi göbek sonrası”nı etkileyen bir program… Hani atasözünde; “dede ekşi yese, torununun dişi kamaşır” derler ya... O hesap...
Yıllar önce Rize’den, Fatsa’ya otobüsle gelirken, dinlediğim (Yanılmıyorsam Tanju Okan) bir şarkının sözlerini, aradan geçen “otuz sene” ye rağmen hala unutmam:
Bir “baba,” oğluna sürekli: “Oğlum sen adam olmazsın, olmazsın…” Okulda öğretmen: “Oğlum sen adam olmazsın, olmazsın…” Askerde komutan: “Oğlum sen adam olmazsın, olmazsın…” derler. O bahtsız insan, doğduğu günden, taa öldüğü güne kadar sürekli bu, “aşağılanma” cümlelerini duymaya devam eder.
Öldükten sonra musalla taşına konur. Hoca, cemate sorar: “merhumu nasıl bilirdiniz?”
“İyi biliriz, iyi biliriz! Allah rahmet etsin!” Derler.
Şarkının son nakaratı da şöyledir:
“Kötü adam, iyi adam olarak bu dünyadan gitti...”
İşte… Çevremizdeki insanları ve kendimizi hep böyle “kötü adam” olarak programlarız.
Her birimiz az veya çok, birer kötü proğramcılarız.
Hiç bir kimseye sağlıklı hayatlarında layık görmediğimiz, “iyi adam” sözünü, öldükten sonra kişinin arkasından söylememizin ne anlamı olabilir ki?
İnsanların çoğu, son derece negatif programlara sahiptir. Tabi ki; programları böyle olanın; bütün davranışları, bütün söyledikleri de buna uygun şeyler olmaktadır.
Kullandığımız dil, programlarımızı oluşturan en güçlü araçtır. Onun için kullandığımız dile çok dikkat etmek zorundayız. Malum: “Güzel söz sadakadır.”
Peki; bu kötü proğramların cenderesinden kurtulmanın imkanı yok mudur?
İşin sevindirici tarafı; bu olumsuz programlara mahkûm değiliz. Yani; istersek, tercih edersek, iyi insan da olabiliriz.
Çoğu insan; bu kötü proğramları bir alın yazısı (kader) olarak görebilir. Halbuki; iyi insan olmak, sadece bir tercih işidir. “İrade-i cüziyye”nin kapsamı alanındadır.
Öncelikle işe; iyi bir proğram tercihiyle başlayabiliriz.
Biraz orta yaşta olanlarımız hatırlarlarlar. Hani; bir tv reklamı vardı: “Atın! Atın!... Eskimiş çoraplarınızı atın!...” diyordu ya, reklamda...
İşte, tam olarak ben de, bunu söylemek istiyorum. Diyorum ki:
“Atın!... Atın!... Eskimiş programlarınızı atın!”
Çünkü artık, bu eski programlar işimize yaramıyor…
Çünkü artık, bu eski programlar bize yük oluyor…
Artık, bu eski programlar bizi yavaşlatıyor…
Bizler, kendimizi “bir tavuk gibi” yaşamaya mahkûm sanıyoruz ama programlarımızı değiştirmemiz durumunda, bir “kartal” gibi yaşamanın mümkün olduğunu göreceğiz.
Öyleyse hep beraber değiştirelim mi? Deneyelim mi?
Ne dersiniz?
Dursun Mehmet Eruzun