Rakamlarla Ahlaki Durumumuz..
Ekonominin en temel kuralı devletin verimsiz işletmelerden kurtulmasıdır. Bir fabrika veya ticarethanenin verimliliğini, kar-zarar durumunu tespit etmek kolaydır. Verimliliğini incelediğimiz kurum diyanet işleri başkanlığıysa durum oldukça karmaşık hale gelir.
Diyanet işleri başkanlığının faaliyetleri başarılı mıdır? Kurum verimli olarak çalışmakta mıdır?
Peygamber efendimiz din güzel ahlaktır buyuruyor.
İktidar yanlısı Yenişafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan "Liseli kızlar arasında kürtaj ve doğum oranında patlama yaşanıyor! Resmî rakamları açıklasam kafayı yersiniz! Aile-okul-devlet uyuma!" diye tweet attı geçenlerde. Türkiye'de dindarlaşmanın aksine dinden uzaklaşmanın olduğunu gösteren ilahiyat fakültelerinin yaptığı araştırmalar yayınlandı.
Toplumda ki ahlaki yozlaşmayı şu istatistikler ne de güzel yansıtıyor. AKP’nin 2002 de iktidara geldiği dönemden bu yana resmi rakamlara göre fuhuş yüzde 790, uyuşturucu bağımlılığı yüzde 678, çocukların cinsel istismarı yüzde 434, adam öldürme yüzde 261, boşanma oranları yüzde 37 artmış.
Bu rakamlara göre devletin vatandaşları dindarlaştırmak gibi bir görevi varsa diyanet işleri başkanlığı yüz binlerce personel ve camisi olmasına rağmen açık ara en başarısız kurum.
Hali hazırda iktidarda bulunan siyasal İslamcı arkadaşlar geçmişte diyanet işlerinin devlet kontrolü altında olmasına şiddetle itiraz ederlerdi.
Zaman içinde iktidarlarının devamı konusunda diyanetin ne derece etkili olduğunu gören bu arkadaşlar diyaneti özerkleştirmeyi bir yana bırakın, kendi kontrolleri dışında dini alanda en ufak bir boşluk bırakmamak için başta belediyeler olmak üzere tüm kurumlarıyla tam saha prese başladı. Her hafta milyonlarca insanın gittiği Cuma namazlarında hutbeler iktidarın siyasi ihtiyaçlarına göre belirlenmeye başladı. Rüşvet, yolsuzluk, yetim hakkı ve devlet malı yağmalamaya yönelik hutbelere hasret kaldık.
Her fırsatta dini alanda görünür olmaya çalışan belediyeler Kabe maketi yapıp ziyarete açmaktan tutunda, temsili hicret parkuruyla çuvallar ve urganlardan alelacele çakma Hira mağarası yapmak gibi insanları güldüren soytarılıklara imza attılar. Bu arada bazı vatandaşlar ihram kıyafetiyle ayağına kadar gelen fırsatı değerlendirdi.
Dindar olmanın bürokraside avantajını görerek dindarlığını görünür hale getirmek için her Cuma Google’dan ayet sallayan, badem bıyıklarıyla kocaman gümüş yüzüklerini adeta insanların gözlerine sokan, rüşvet alırken bismillah çeken yeni bir bürokrat tipi türedi. En ufak bir fırtınada gemiyi ilk terk edecek bu tiplerden bazısı 7 Haziranda yaşanan sarsıntı sonrası bıyıkların uçlarını uzatmaya bile başladı.
Alevi ailelerin çocuklarını istekleri dışında emri vakiyle İmama Hatip liselerine kaydetmek nasıl bir dehanın ürünüdür?
Çevremde eskiden dine sempati duyduğunu bildiğim birçok kişi artık dinin D’sini bile duymak istemiyor. Boğazına kadar hırsızlık, yolsuzluk, israf ve şatafat içine gömülmüş bir iktidarın hiç kimseye ahlaki ve dini öğüt verebilecek yüzü yoktur.
Saraylarda oturup hurma ile açlığını gideren peygamberin ümmetiyiz diye insanları mütevazi olmaya davet etmek nasıl bir çelişkidir.
Beyler bu halinizle millet birşey anlatmanız mümkün değil. Aynaya bakın ve biz nerde yanlış yaptık diye sorun.
Siyasiler olarak milleti daha fazla dinden soğutmadan elinizi eteğinizi çekin şu işlerden. Bırakın diyanet daha özerk bir yapıya sahip olsun.
Yada tamamen özelleştirilsin