Barış Balonu Patladı
Bir şirket düşünün ki ne kadar çok zarar ederse yöneticileri o kadar çok para kazanıyor…
Olur mu öyle şey dediğinizi duyar gibiyim. Aynıyla yaşandı
Büyük buhran olarak isimlendirilen ekonomik kriz sonrası krizde oynadığı rol nedeniyle devletler bankacılık sistemini yakın izlem ve kontrol altına almış, ciddi kurallar getirmiştir.
Yakın tarihte ABD finansal kuralların aç gözlü bankerler ve onlarla yakın temas halinde olan üst düzey bürokratlar tarafından çiğnenmesi sonucu dünya tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşadı
Dünyanın her yerinde olduğu gibi ekonominin lokomotifi Amerika’da da emlak sektörüdür. Normalde ev almak isteyenler belli bir miktar paranın üstünü bankadan kredi olarak alır, bankalarda kredilerde batık olma tehlikesini göz önünde bulundurarak müşterilerine uzun incelemeler sonrası kredi pazarlar ve kredilerin geri dönüşünü yakinen takip eder.
Ya bankalar batık kredilerden dolayı sorumlu olmaz sorumluluğu farklı fonlar üzerinden dünyadaki küçük yatırımcılara yayarsa ne olur?
Yaşanan krizde de görüldüğü gibi sadece küçük bir azınlığın kazandığı tam bir felakete yol açar.
Şöyle ki mali durumuna bakmadan her isteyene ev kredisi veren, pazarladığı ev kredisini çeşitli fonlar aracılığıyla önce aracı şirketlere ve daha sonra küçük yatırımcıya satan, üst yönetimi batan kredilere bakılmaksızın sadece pazarladıkları kredinin hacmine göre yüz milyonlarca dolar bonus kazanan, özel uçaklarda, yüzlerce odalık süper lüks malikanelerde gününü gün eden bir global saadet zincirinin çökmemesi mümkün mü?
Görünürde ekonomik bir patlama yaşanıyor, mali durumu bozuk, alacakları evin %1’ini ödeyebilen insanlara bile krediler açılıyor, emlak fiyatları %190 artışla uçmuş gitmiş ve rantiye ekonomisi gürül gürül akıyor.
Sisteme itiraz edenler sistemden nemalanamıyor, üstüne üstlük ülkenin büyüyen ekonomisine engel olmakla suçlanıyor. Devletin az sayıda menfaat düşkünü aç gözlü banker ve üst düzey bürokratlar vasıtasıyla eli ayağı bağlanmış, izleme kuruluşları dut yemiş bülbüle dönmüş herkes emlak balonunun patlamasını bekliyor.
Olan bir gecede ömrü boyunca yaptığı tüm birikimini kaybeden küçük yatırımcıya, körfez sermayeleri de dahil olmak üzere kolay para kazanma peşinde olan yatırımcılara oluyor.
Bildiğimiz ata sözü sahtekar ve tamahkar çok iyi anlaşır…
Çok yakın bir zamanda ülkemizde benzer şekilde yalanlar üzerine kurulu saadet zincirinin, aşırı şişmiş bir balonun patlamasına şahit olduk…
Açılım süreci ve barış balonu…
Az sayıda üst düzey yöneticinin özel uçaklar, süper lüks makam arabaları, binlerce odalı sarayları ve iktidarın her türlü imkanını kullanmaya devam etmesi için şişirdiği, çökmemesi mümkün olmayan bir saadet zinciri…
Siyasi getirisi süper bir yalan; Analar ağlamasın… Terörle mücadelenin ruhuna aykırı, gerçek bir yalan rüzgârı…
Hemen hepimiz devletin sessiz kaldığı şehirlere kazılan hendekler, dağa çıkarılan gençler, şehirlerde istiflenen silahların terör patlamasına yol açacağını biliyorduk.
Hepimiz sustuk ya da susturulduk. Susmayanlar barış düşmanı, huzur bozucu, paralel, dış mihrak, hain ilan edildi. Sistemin her türlü nimetlerinden nemalanması engellendi.
Boşuna başkalarını suçlamayalım.
Bile bile lades,
Tam bir sahtekâr yöneticiler ve tamahkar yığınlar ilişkisi.
Bu gerçekleşmesi mümkün olmayacak kadar güzel rüyadan başkanlık sistemi için Kürtlerden onay çıkmayınca uyandık…
Ve fatura son birkaç ayda ocağına ateş düşen 400’e yakın gariban asker polis ve onların anne baba, çocuk ve eşlerine, çoğunluğunun iktidara oy vermesi zaten beklenmeyen evlerini, yurtlarını, okullarını kaybetmiş yüz binlerce kürde kesildi.
Son kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki yaşanan her şeye rağmen iktidar partisi % 50, MHP %10-12 halk desteğine sahip.
Alan memnun satan memnun hikâyesi…
Bu ülke artık nefes alınamayacak kadar kirlendi. İyi bir kadın elinin değmesi gerekiyor.