Tam İnanacaktım ki...
Yalanlar…Yalanlar…Yalanlar….
Her biri yüzlerce insanı yıllarca hapiste çürütecek, binlerce insanın yuvasına ateş salabilecek yalanlar
Sümeyye suikasti…
Dolmabahçe cami…
Kabataş….
Yıllar geçti ellerindeki görüntüleri bekliyoruz
Biri bitmeden biri başlayan, dallarda kuru yaprak gibi sallanan, sonu gelmeyen yalanlar…
Ne soruşturma var ne ceza
Lakin…
Artık mızrak çuvala sığmıyor…
Nerede kamu oyunun gözünden kaçırmaya çalıştıkları alangirli, yampiri, yumpuri karanlık işler var orada vukuat, orada fecaat…
Kitlelerin siyasi tercihine ipotek koyduran bedava makarna ve kömür ile seçmen tavlama düzeninin maden ayağı, benzerine ancak en geri Afrika ülkelerinde rastladığımız minimum güvenlik ve masraf, maksimum üretim, kar düzeni fıtratında olduğu gibi patladı gitti 301 canı aramızdan alarak…
Büyük patlama öncesi defalarca yangın ve kazaların yaşandığı, yetkili kurumların denetleme yapmak yerine enseye şaplak muhabbeti kurduğu modern Kunta Kinte düzeni.
Sanki patlaması sürpriz bir şeymiş gibi….
Olay sonrası Hasan Karakaya’nın paralel yapı şüphesini ön plana çıkaran o yazısı:
Patlatıldı mı ?
O kadar “hezeyan” içindeler, o kadar “Hükümet düşmanlığı” yapıyorlar ki, içlerinde; “Roboski’yi kapatırsanız Reyhanlı olur !.. Reyhanlı’yı kapatırsanız Soma olur!.. Soma’yı da kapatırsanız bakalım ne olur ?!?” diyenler bile var…
Ve sonraki açıklamaları….
Yetkililer bunu ihbar kabul edebilirler. Baz istasyonundan görüşmeler tespit edilirse öyle sanıyorum ki burada ne numaralar döndüğü ve bizim 301 vatandaşımız üzerinden kimlerin hangi darbeyi gerçekleştirmek istedikleri ortaya çıkacaktır.
Ve rantiye düzeninin çileği; İnsanın burnunun direğini sızlatan, burada şehrin ortasında, yeşillikler içinde İstanbulluların soluk alabileceği bir park ne kadar güzel olurdu dedirten kupon arazilerin kralı….
Muhtemelen kimsenin denetlemeye cesaret edemediği bir firma tarafından küçük bir azınlığa hizmet edecek projenin yapımı sürecinde 32' nci katından yere çakılan ve 10 kişinin öldüğü asansör kazası.
Kaza sonrası Sabah gazetesinden bir haber; Asansörün üzerinde bulunan ve müdahale edilmeden yerinden çıkması mümkün olmayan bir parça devre dışı bırakılmış olabilirmiş. Söylemek istemiyorum ama burada bir sabotaj var ?
Sanki basının işi iş kazalarına bahane bulmak. Pardon bunlar basın değil ki. Patronun boynu tasmalı kölesi
Sahi ne oldu o iş ? Sorumlular bulunabildi mi ?
Aslında hiç gelmesek dediğimiz bir konu, TÜRGEV’in çözüm ortağı Ensar vakfı. Geleceğin Türkiye’sinde rejimin istediği tip insan modelini oluşturacak aynı zamanda kamu rantıyla büyütülmüş tam bir ekonomik dev….
Panik büyük, belli ki olay tek bir şahısla sınırlı değil ve yolu bu vakıfla kesişmiş başkaca aşağılık sapıklar var. Kamuoyunun gözünden kaçırma telaşıyla bir bakanın yaptığı ‘’ Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz’’ ahlaksızca açıklamalarına başbakandan gelen ‘’paralel yapının öncülüğünde bir algı operasyonu yapılıyor’’ açıklamasını ekleyin..
Akit TV’de konuşan Tezcan’ın “FETÖ’nün beş aylığına Ensar Vakfı’na sızdırdığı bir tecavüzcüsüne tecavüz emri verdiğini anlarsın. Onlara günah yoktur, Allah rızası için tecavüz edeceksin der, gider bulur bir tane geri zekalı, psikopat, sapık, gider tecavüz ettirir.” açıklamasıyla birlikte değerlendirin….
Deli saçmalaması ama yine de inandık söylediklerinize derken hoppala....
Rus uçağının düşürülmesi olayını da paralel pilotlara bağladılar. Öyle diyor askerlik bile yapmayan ve çocuğunu askere göndermeyeceğini açıklayan büyük bilge Rasim Ozan Kütahyalı…
Hani başbakan emri ben verdim diye kahraman asker edasıyla havaya zıplayıp başarıyı sahiplenmiş olmasa ona bile inanacağız neredeyse. Ufukta tam bir turizm çöküntüsü olduğunu görünce ağız değişti tabi...
Yaaa arkadaş her şeye inanıyor diye insan kendi vatandaşına bu kadar sığır muamelesi yapar mı ? Birazcık saygı lütfen