HEYKELLER
Ordu’da eski Belediye Başkanı Seyit Torun zamanında yabancı heykeltıraşlara yaptırılıp, şehrin değişik yerlerine konulan heykeller Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından ahlaki bulunmadığı için kaldırılacakmış.
Başkan Yılmaz yaptığı basın açıklamasında ‘ 4 yıl önce CHP’li Seyi t TORUN tarafından yaptırılan 5 heykelin yerini değiştireceklerini, bu heykellerin toplumun genel algısı, örfümüz, adetimiz ve ahlaki duyarlılığımızı da dikkate almak suretiyle başka bir alana taşımayı planladıklarını’ söylediğini gazeteden okumuş bulundum. Bu heykeller tamamen yıkılmayıp, Ordu’daki Taşbaşı kilisesinin bahçesine konularak, sergilenecekmiş. Böylece milli ve manevi duygularımıza, toplumun genel değerlerine çok yakışmayan bu heykeller halkımızın sürekli göremeyeceği bir yerde tutularak toplumun ahlaki değerleri koruma altına alınmış olacak.
Nedir bu heykellerde olan, bu zamana kadar bizim farkına varmadığımız? Nedir toplumun örf ve adetini bozan, ahlaki değerlerimizi alt üst edip, halkımızı rahatsız eden?
Sanata ve sanatçıya her türlü duyarlılığı gösteririz demiş sayın Başkan, yeter ki bize uygun ölçülerde sanat eseri olsun. Sanatın çağlar boyu süregelen, yüzyılları aşıp, bugünlere gelen bir kavram olduğu çok açıkken, süreli görevlerde bulunan kişilerin kendi değer yargılarına göre hüküm vermeleri mümkün olabilir mi?
Resim, heykel, tiyatro, şiir hangi sanat dalını ele alırsanız alın, birilerinin isteği doğrultusunda biçimlenmesi, birilerinin direktifleriyle sanatçının sanatına yön vermesi mümkün olabilir mi?
Bugün bir heykelden rahatsız olmak, yarın bir oyundan rahatsız olmayı beraberinde getirir. Diğer gün de çizilen bir resimden. Oysa sanat hoşgörüdür, oysa sanat çağın ilerisidir, oysa sanat hayatın hafif, yaşanılır yanıdır.
Yaşadığımız bunca olumsuzluk, bunca ahlaki çöküntü, bunca şiddet olayı ve tahammülsüzlük içinde, belki de nefes alabildiğimiz yegane alandır sanat. Sanatı sokaktan silmek, sokağı bina yığınlarıyla donatmak, mimari değil, inşaatçılık yapmak, daha çok beton, daha çok yapı mantığıyla, sanatı halktan koparmak hayatımızın renklerini iyice soluklaştıracaktır.
Yaşamın güzelliğini farketmenin ve farkettirmenin aracıdır sanat, hayatı kolaylaştırmanın yoludur. Siz sanatı kendi değer yargılarınızla biçimlendirir, sanatçının bakış açısını yargılarsanız, toplumun gelişmesi, yaşamın hoşgörü ve çağdaşlık zemininde ilerlemesi mümkün olmayacaktır.
Demem o ki, bırakın sanat sokakta kalsın, kalsın ki, hayatımızdaki çirkinlikler asıl o zaman bir nebze olsun silinir kimbilir…